Oruç tutmak,
aç ve susuz
kalmak değildir...
Mesele, insanın
nefsine
hakim olmasıdır...
Zaten oruçtaki
amaç da
nefsin
terbiyesidir...
Ne var ki;
en çok kumar,
bu ayda oynanır...
Gariptir; orucunu
açtıktan sonra
camiye teravihe
giden bir insan,
nasıl olur da
kumar oynar?..
Sadece Samsun'da değil,
Karadeniz'in
her il ve ilçesinde
bazı kahvehane ve
lokal işletmecileri,
kumardan
kazanç elde edebilmek için
Ramazan ayını, adeta iple çeker!..
İzahı ne kadar
zor durumdur aslında...
Bir başka mesele de
iftar saatlerine
yakın
trafikte yaşanan
kargaşa ve kavgalardır...
İncir çekirdeğini
doldurmayan
nedenle çıkan
kavgaların
sonucunda, bıçak ve tabancayla
yaralananlar, hatta hayatını kaybedenler
olmuştur...
İftar sofrasına yetişmek için
yapılan bu sabırsız davranış
sonucunda, kavga etmek bir yana
insanı incitmek dahi
nefse yenik düşmektir...
Başka bir konu da
karşılıklı saygı meselesidir...
Oruçlu bir kişi,
bu ibadetini yapmayan
ya da yapamayana;
oruç tutmayan da
inancının
gereği
bu şartı
yerine
getirmeye çalışana
saygılı olmak zorundadır...
Bu memlekette
"oruçlu"
diye
dayak yiyen ya da hırpalanan
olduğu gibi
"oruç tutmuyor" diye
saldırıya uğrayanlar da
olmuştur...
Bu tutum ve davranışların
Müslümanlıkla
hiçbir ilgisi yoktur...
Çünkü, dinimizde zorlama
söz konusu değildir...
Bu arada,
mübarek
ayda, iftar sofralarının
vazgeçilmezi
pidenin gramajından
çalan bazı fırıncılara da
iki çift sözüm olacak!..
Böyle bir kazanç,
haramdır...
Ramazan ayının
her dinden her dilden ve her renkten
insanlara huzur ve barış getirmesini
diliyorum...