Kaç kere
yazdım,
bilmiyorum...
Boş buldukları
her yeri,
çelik konstrüksiyon
iskeleti alçıpanla
kapatıp,
akşamdan
sabaha
markete dönüştürenlere
"Dur deyin" diye...
"Bunlar vergilerini
Samsun'da ödemiyor"
dedik...
"Bir iki kasiyerin
dışında
istihdama katkıları
yok" uyarısında bulunduk!..
"Bu marketlerin vergi
merkezi Samsun olmadığı için
şehre bir katkıları
bulunmadığını"
söyledik...
Maalesef dinletemedik...
Üç beş kuruşluk
yardımlar için
buna engel olamadık...
"Ticaret serbest"
diyenlere; o zaman
Giresun Belediyesi'nin
kararını da hatırlattık...
Dedim ya
başaramadık...
Sonuç ne mi oldu?..
Her mahallede
neredeyse aynı
firmanın
yan yana
marketleri
açılınca;
önce "bakkal amca" pes etti...
O bakkal amca;
fakir fukara,
işçi ve memurun
parası olmadığında
can simidiydi...
"Yaz deftere" yıllarıydı, o yıllar!..
Sonra "domino etkisi" ile yerel marketler
yıkıldı. Dev firmaların
karşısında rekabet
etmek mümkün değildi...
Oysa bu marketlerin
raflarında Samsun'da üretilen
mallar vardı...
"Samsun'da var, Samsun için al" kampanyasının
öncüleriydi onlar...
O yerli marketlerin
isimleri, hala hafızalarda...
Geride kalanlar da
ayakta kalma
mücadelesi veriyor...
Bu konuyu
tekrarlamamın
nedeni, Ondokuzmayıs İlçesi Belediye Meclisi'nin
aldığı karardır...
Belediye Başkanı Osman Topaloğlu
bu kararın gerekçesini
net biçimde şöyle açıklıyor:
"Şu anda ilçemizde çeşitli firmaların 10 adet süpermarketi var. Bundan sonra iki tane daha açılabilecek ama en yakınındaki süpermarkete 1 kilometre uzaklıkta olabilecek. Süpermarketlerden sadece bakkallar değil, kasaplar, ayakkabıcılar, beyaz eşya dükkanları, kırtasiyeciler ve birçok küçük esnaf etkileniyor. Bunun önüne geçmek için böyle bir karar aldık"
Doğru söze nedir?..
Vergisini ilçede ödeyen,
küçük de olsa
yatırımını ilçede yapan
ve aileleri,
o ilçede yaşayan
küçük esnafı
korumayı
görev sayan
Topaloğlu ve belediye meclisi üyelerini
kutluyor;
darısı diğerlerinin başına diyorum...