Haberaks TV ekranlarında yayınlanan ve Burcu Düzgün Çoban'ın sunduğu Haberin Sesi programına konuk olan Samsun Emniyet Müdürlüğü Deniz Limanı Şube Müdürlüğü'nde görevli Komiser Yardımcısı İrfan Kıpçak ve Sulatı Grup Amirliği'nde görevli Dalgıç Polis Memuru Osman Aşık, havaların ısınmasıyla birlikte artan boğulma vakalarına ilişkin açıklamalar yaptı. Kıpçak ve Aşık, ne gibi hususlara dikkat edilmesi gerekiyor, Karadeniz Bölgesi'nde olan rip akıntısı, kolluk ve deniz yataklarıyla ilgili önemli bilgiler verdi.

AKCİĞERLERİMİZ ŞAMANDIRA GÖREVİ GÖRÜYOR

24 saat görev başında olduklarını ifade eden Komiser Yardımcısı İrfan Kıpçak, sualtı dalgıçları olarak 5 kişinin görevli olduğunu kaydetti. Samsun Emniyet Müdürlüğü olarak il merkezi, ilçeler ve Çorum, Amasya'da ve yine ilçelerinde hizmet verdiklerini kaydeden Kıpçak, boğulma durumlarında halk arasında bilinen ancak yanlış olan bazı durumların yaşandığını söyledi. Kıpçak, 'İlk önce midedeki suyu boşaltma yoluna gidiliyor. Ancak yaşamsal fonksiyonlar kontrol edilip, yaşama döndürülmesi daha önemli. Çünkü kişinin midesinden bir bardaktan fazla su çıkmıyor' dedi. Kolluk ve deniz yatağı konusunda vatandaşları uyaran Kıpçak, 'Şişme yatak ve kollukların kalitesiz olmasından ve uzun süre güneşte beklemesinden dolayı suda açılan kişi, belirli bir süreden sonra kolluğun ya da yatağın indiğini fark ediyor. Bu sebeple bir panik oluşuyor, panik boğulma vakalarında çok etkili. Akciğerlerimiz yaratılış gereği şamandıra görevi görüyor, kişi paniğe kapılmazsa kendisini su yüzeyinde tutabilir. Yardımcı aletler ne kadar kalitesiz olursa kişi de kendisini o derece riske atmış olur' şeklinde konuştu.

KARADENİZ'İN TÜM KIYILARINDA ETKİLİ

Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde olan rip akıntısına karşı vatandaşları uyaran Kıpçak, bu akıntıdan dolayı çok fazla insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Kıpçak, 'Türkiye genelinde 290 kişi boğulduysa, bunun 195 kişisi bu rip akıntısından dolayı hayatını kaybediyor. Bu akıntı İstanbul Şile'den, Artvin Hopa'ya kadar gidiyor. Karadeniz'e özgü bir akıntı, bu akıntı Karadeniz'in tüm kıyılarında karşılaştığımız bir olay. Aslında bu su halk arasında bilindiği gibi insanı dibe çekmiyor, sadece kişiyi denizin açığına doğru götürüyor. Bu durumda kişinin öncelikle bu akıntıyı bilmesi ve kendisine zarar vermeyecek, öldürmeyecek bir olay olduğunu anlaması gerekiyor. Bu akıntıyla karşılaştığınız zaman öncelikle kendinizi suya bırakmalısınız ve suyla mücadele etmemelisiniz. Akıntının sizi en fazla götüreceği yer, 50 metredir. Kıyıya doğru yüzmemelisiniz, akıntı ilerde zayıfladığında sağa ya da sola doğru yüzülmesi gerekiyor' ifadelerini kullandı.

HEMEN AÇIĞA DOĞRU YÜZMEYİN

Sahada yapılan çalışmaları anlatan Dalgıç Polis Memuru Osman Aşık, genelde görüşü olmayan sularda ceset araması yaptıklarını söyledi. Aşık, 'Görüş tamamen sıfır hatta bazen gün ışığını bile görmüyoruz. El yordamıyla şahıs arıyoruz, karadan destekli halat yardımıyla çeşitli arama metotlarıyla arama işlemini gerçekleştiriyoruz' dedi. Boğulmaların başlıca nedenlerine değinen Aşık, bilinçsiz bir şekilde suya girmenin başlıca boğulma nedeni olduğunu vurguladı. Aşık, 'Denize girdiğimizde ilk olarak açığa doğru yüzmeyeceğiz. Açığa yüzmek yerine kıyıya paralel yüzersek, kondisyonumuzu hazırladıktan sonra açığa gideceksek gitmeliyiz. Panikte, boğulmalarda çok önemli, panik vücudumuzun mevcut oksijenini çok çabuk tüketir. Yemek yedikten sonra belirli bir süre beklemek lazım, kondisyonu güçlendirmeden açılmamak lazım, sağlık sorunları olan insanların da dikkat etmesi çok önemli. Ayrıca dere yatakları, t çeklinde olan dolgu alanları, mendirekler çok risklidir, kesinlikle bu alanlarda suya girilmemeli' sözlerini kaydetti.

Zeynep Irmak ÖCAL