Ordu Belediye Meclis toplantısında düzenlediği basın toplantısında Aybastı Perşembe Yaylası'nda meydana gelen olayla ilgili açıklamalarda bulunan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, 'Emniyet Müdürü'nün yeri ön sıranın bir arkasıydı. Ancak kendisi, misafir olarak bulunan Şanlıurfa milletvekilinin yerine oturdu. Kendisini ikaz ettim. Bana sinkaflı bir ifade kullandı. Sonra ortalık karıştı ama bu sırada ne benden polislere ne de polislerden bana en küçük bir temas olmadı' diye konuştu.

'Bana sinkaflı küfür etti'
Ordu Emniyet Müdürü'nün il protokolünde 41. sırada bulunmasına rağmen kendisine bir arka sırada yer verdiklerini belirten Yılmaz, şöyle konuştu: 'Sabah saat 09.00'dan itibaren Emniyet Müdürü'nün koruması ön sırada bir koltuğu zapt ederek saatlerce başında bekledi. Kendisine bakan beyin hemen arkasında yer verdik ancak kendisi ısrarla milletvekilinin koltuğuna oturmak istedi. Bu esnada biz meydanda değiliz. Biz Emniyet Müdürü'nü protokolden kaldırmadık. Bunun üzerine vali bey, vali yardımcısı arkadaşımıza, bu polise o koltuğu kaldırmak için uğraşıyorlar. Ve şimdi dikkat edin, polis sayısı bazen 8'e çıkıyor. Vali beyi ve bakan beyi karşılamak için kapıdayım. Karşılıyoruz, çiçekleri veriyoruz. Meydanda da biz protokolle beş dakika alanı turluyoruz. Bakan bey, vali bey ve ben protokoldeki yerime oturuyorum. Benim oturduğumda sağımdaki iki yerde il milletvekili arkadaşlarımız ve Şanlıurfa Milletvekili Kemalettin bey. Bir gün önceden bildirilmiş ve yer tahsisi yapılmıştır. İl Emniyet Müdürümüz, Urfa Milletvekilimizin yerine hızlıca oturunca ben kendisine 'Burası milletvekilimizin yeri' dedim. Bana elinin tersiyle, sinkaflı 'git, kimsin lan' deyince orada bir arbede çıktı. Emniyet Müdürü başından beri kurguladığı senaryoyu uyguladı. Provoke etti, ortalığı karıştırdı, milleti birbirine düşürdü. Kendisi çekildi kenara seyretti. Arkadaşlarımız Numan Bey'in himayelerinde Fatsa'ya intikal ettiler. Emniyet Müdürü burada Fatsa Devlet Hastanesine gitti. Darp cebir raporu almak için. Üç tane doktor kendisinin rapor verilebilecek mahiyette bir hasta olmadığını belirtmek suretiyle rapor alamıyorlar Devlet Hastanesinden. Şimdi bu doktorumuzun başına bir iş gelirse, raporu vermeyen hastanelerin yöneticilerinin başına bir iş gelirse vah bu memleketin haline.'