Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'deki temaslarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brooking Enstitüsü'nde 'Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin 2023 Hedefleri' temalı bir de konuşma gerçekleştirdi.

Dijital devrimin ve internetin hayatını kolaylaştırdığını ifade eden Erdoğan, bu durumun aynı zamanda yeni güçlükler ve başta güvenlik olmak üzere yeni ve karmaşık sınamalar ortaya çıkardığını bildirdi. Uluslararası toplum olarak küresel sorunlara nasıl kapsamlı çözümler bulunabileceğini tartışmak gerektiğini ifade eden Erdoğan, 'Oysa bugün uluslararası toplumun eli kanlı diktatörleri durdurmak bir yana gözünü kırpmadan masumların kanını akıtan teröristlere, terörist demeye zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Türkiye dünyadaki en belirgin coğrafi, siyasi, ekonomik ve kültürel fay hatlarının kesişim noktasında yer alan bir ülkedir. Bugün dünya gündemini meşgul eden en önemli krizler Türkiye'nin etrafında yaşanıyor. Bizim Suriye ile olan sınırımız 911 kilometre, Irak'la olan sınır 350 kilometre, Rusya ve şu anda sıkıntı içinde olan Ukrayna. Bütün bunlarla birlikte adeta kuşatılmış bir ülke. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki etrafımızdaki krizler bizim insan odaklı yaklaşımımızda bir sapmaya neden olmadı ve olmayacaktır. Bu yaklaşımın uzun vadede bölgemizde ve küresel düzeyde istikrarın yerleşmesi için şart olduğuna inanıyoruz. Bu özgüvenimizin gerisinde kadim tarihi ve kültürel birikimlerimizle özellikle son 13 yılda her alanda kaydettiğimiz çok önemli ilerlemeler var' ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE ŞU ANDA DÜNYANIN EN ELİ KANLI TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ORTAK HEDEFİ DURUMUNDA'
Türkiye'nin milli gelirine göre dünyada en fazla insani kalkınma yapan ülke olduğunu kaydeden Erdoğan, yardımların katkısı bakımından da dünyada üçüncü sırada olduğunu bildirdi. Türkiye'ye yönelik asılsız iddialara de değinen Erdoğan, 'Son 13 yılda toplumun her kesimden vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin daha ileriye taşınması için kapsamlı reformları hayata geçirdik. 2010 yılında halk oyuna sunularak kabul edilen anayasa değişikliği paketi ile ki 26 maddedir bu. Bir yandan vatandaşlarımız yeni haklara kavuşurken bir yandan da mevcut hakları koruyacak ileri mekanizmalara getirdik. Böylece hukuk devletini ilkesini güçlendirmiş olduk' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
'Kendi ülkelerine yönelik terör tehditleri karşısında tüm hak ve özgürlükleri askıya alacak sert önlemlere başvuranların ülkemizdeki demokratik standartlarla ilgili söyleyecekleri bir şey olamaz. Türkiye şu anda dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin ortak hedefi durumunda bulunan bir ülkedir. Buna rağmen demokrasiden, özgürlüklerden, hukuk devletinden taviz vermeden mücadelemizi sürdürüyoruz. Maruz kaldığı yüksek birçok terör tehdidi ile mukayese edildiğinde hak ve özgürlükler bakımında Türkiye'den daha ileri standartta bir ülke yoktur. Bu hakkın ülkemize ve milletimize teslim edilmesini özellikle bekliyoruz.'

Erdoğan, ABD ile bazı görüş farklılıklarının olduğunu ve bu farklılıkları diyalog yolu ile çözülebileceğini söyledi. Terör eylemleri ile güney sınırda süren insani kriz ve güvenlik sınırların gündemde yer aldığını kaydeden Erdoğan, 'Başta Batı olmak üzere mülteci krizini en önemli sorun olarak görmekte ve kapılarını kapatmaktadır. Hatta botlarla denizde, botlar delinmek suretiyle ölüme terk edilenler var. Bizim sahil botlarımız 100 bine yakın denizde ölümle baş başa olanları kurtarmak suretiyle hem insani hem vicdani görevini yerine getirmiştir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre oradan aldığımız destek 455 milyon dolardır. Faturalı olarak yaptığımız harcama 10 milyar doları bulmuştur' ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE, SURİYE KAYNAKLI TEHDİTLERİN ACISINI EN YAKINDAN EN FAZLA HİSSEDEN ÜLKE'
Diğer devletler sorunun düzensiz göç kısmı ile ilgilendiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin gereken hassasiyeti gösterdiğini ancak insani krizlere karşı geliştirilen politikaların sadece güvenlik önlemleri üzerine inşa edilmesini doğru bulmadıklarını bildirdi. Erdoğan, 'Esas sorun Avrupa'ya doğru göç edenler ve burada hayatını kaybedenler değildir. Bu krizlerin sorumlusu, kendi halkının meşru taleplerini şiddetle bastıran diktatördür. 6 Yıl içinde Suriye'deki öldürülen insan sayısı 500 bini buldu. Ve hala bu diktatör ile ilgili tespit nedir biliyor musunuz? 'Eğer Esad giderse bunun yerine kim gelecek?' Bu soruyu soracak kadar ülkelerin yönetiminden bihaber olanlar var. DAEŞ terör örgütü, rejimin adeta kendi elleriyle ortaya çıkardığı ve büyüttüğü bir örgüttür. DAEŞ ile birlikte rejimin ve onu destekleyen güçlerin Suriye halkına reva gördüğü emsalsiz şiddet ve dehşet ortadadır. Yönetilemeyen bir coğrafyaya dönen Suriye'den kaçan insanlar, terörden uzaklaşmak, kendilerinin ve çocuklarının istikbalini başka yerde aramak için yollara düşmüştür. Akdeniz'de ve Ege'de yaşananlar derme çatma botlarla çıkılan ve hazin bir şekilde biten umut yolculukları parçalanan aileler, kıyıya vuran masum bedenler hepimizin yüreğini parçalıyor. Aynı şekilde DAEŞ'in ve PKK'nın hiçbir insani ve ahlaki sınır tanımadan gerçekleştirdiği eylemlerde parçalanan masum bedenler de tüm dünyanın bedenini yaralamalıdır. Suriye'deki kaos sürdükçe DAEŞ, PYD, YPG gibi terör örgütleri büyüyüp serpilecekler ve uluslararası toplumun başına bela olmaya devam edeceklerdir. Türkiye, Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en yakından en fazla hisseden ülke. Milli güvenliğimizi sağlayabilmek için bu ülkeye istikrarın, barışın ve huzurun yeniden gelmesini temin etmek zorundayız' dedi.

'EZİDİLERİN DRAMI PKK TARAFINDAN SÖMÜRÜLMEKTEDİR'
Irak'ta da iç açıcı bir durum olmadığını ifade eden Erdoğan, DAEŞ ile mücadelenin Irak'taki gelişmelerden bağımsız olmasının düşünülemediğini kaydederek, 'Ortadoğu'nun küçük bir modeli olan Irak, bölgenin istikrar ve güvenliği açısından bir denge vazifesi görmektedir. Maalesef Irak topraklarının üçte biri yaklaşık 2 senedir DAEŞ terör örgütünün işgali altındadır. PKK terör örgütü de on yıllardır Irak topraklarının kuzeyinde serbestçe faaliyet göstermektedir. Son dönemde PKK unsurları bu noktada değişik isimler altında uzantılarının Irak, Suriye sınırındaki Sincar şehrinin bir kısmına yerleşmeye başlamıştı. PKK'nın DAEŞ ile mücadeleye katkı sunduğu propagandası maalesef alıcı bulmuştur. PKK'nın kendi ajandasını uygularken yaşadığı çatışmalar dışında DAEŞ ile en küçük bir mücadelesi söz konusu değildir. Bunlar yalandır. Ezidilerin dramı PKK tarafından sömürülmektedir. Irak yönetiminin mezhep fanatizmine teslim olması bölgedeki diğer unsurları adeta terör örgütlerinin kucağına itmektedir. Irak'ta DAEŞ'e karşı mücadele tüm kesimlerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin sağlanabilmesi şarttır' ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE VE RUSYA AYNI COĞRAFYADA YÜZYILLARDIR BİRBİRİ İLE ETKİLEŞİM İÇİNDE OLMUŞ ÖNEMLİ ÜLKELER'
Rusya ile ilişkilere değinen Erdoğan, 'Uçak hadisesinden sonra maalesef sıkıntılı dönemler yaşıyoruz. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu ülke ile ilişkilerimizi itina ile geliştirmiştik. İlişkilerimiz Rus yönetiminin son yıllarda izlediği politikalar yüzünden zaten yıpranmaya başlamıştı. Uçak hadisesinin ardından Moskova tarafından uygulamaya konan sert ve tepkisel uygulamalar ilişkilerimizi iyice sarsmış durumda. Biz bu hadisenin ardından Rus tarafının anlam vermekte zorlandığımız aşırı tepkilerine rağmen itidali elden bırakmadık. Türkiye ve Rusya aynı coğrafyada yüzyıllardır birbiri ile etkileşim içinde olmuş önemli ülkelerdir. Bölgede yaşanan sorunlar ülkelerimiz arasında işbirliğini zorunlu kılıyor. Rus muhataplarımızın bu gerçeği görmelerini ilişkilerimizi bu bağlamda değerlendirmelerini bekliyoruz' açıklamasını yaptı.
Kıbrıs konusuna da değinene Erdoğan, Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması konusundaki kararlılığın sürdüğünü bildirdi.

'EGEMEN VE BAĞIMSIZ BİR FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASI ŞARTTIR'
İsrail-Filistin konusunda da ifadelerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
'Filistinli kardeşlerimizin çektiği acılara hiçbir zaman kayıtsız kalmadık. Bugün de aynı hassasiyetle onların yanındayız. Bugün Ortadoğu'da kalıcı barışın sağlanması için Filistin topraklarında 49 yıldır süren işgalin sona erdirilmesi başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması şarttır. Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırının sonrasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi için İsrail'den beklentilerimizi ifade etmiştik.'