1980'li yıllarda
küçük esnaf ve sanatkar
ülkenin
bel kemiğiydi...
Ekonomik, sosyal ve kültürel
hayatın
öncüleri olan
küçük esnaf ve sanatkar,
siyasette de
etkindi...
Bakkalar,
yerini marketlere
bıraktı. Tüccar terziler,
konfeksiyon sektörünün
düşük maliyetli üretimi
karşısında pes etti.
Kunduracılar da öyle...
Marangozlara
kapı, çerçeve ya da
divan yaptıran
kalmadı. Mobilyacılar
direniyor...
Manavlar, uluslararası marketlerle
yarışacak halde değil.
Kasaplar, entegre
tesislerin etini
satmak zorunda. Tek başına
hayvan kesecek,
para nerede?..
Kalaycılar,
çelik tencerelere
yenik düştü...
Fırıncılar, fabrikasyon
ve merdiven altı
üretimin
kurbanı...
Hangisini sayayım
bilmem ki?..
Küçük esnaf ve sanatkarın
büyük gücü,
küresel sermayenin
yerli işbirlikçilerinin
eline geçtiğinden
beri, bu ülkede
dengeler sarsıldı...
Dünün kendine yeten
insanları,
bugünün tüketenleri oldu...
Hazıra dağ mı dayanır?..
Çöken çökene...
Anlamakta zorlandığım
konu ise
her yanıyla liberal ekonomiden
yana olan AK Partili belediyelerin
otel, restoran, düğün salonu ve
plaj gibi işletmeler açarak
"sosyalist" gibi davranmalarıdır...
Bu yaklaşımlarla küçük esnafın anası
ağlar elbette...