Türkiye'de "polis" olmak

ve gerçek manada
"polislik" yapmak zordur...
Uzun soluklu meslek
hayatımda;
nice
İl Emniyet
Müdürü,
müdür yardımcısı
şube müdürü,
amir, başkomiser,
komiser ve polis
tanıdım...
İmkansızlıklar içinde
canlarını ortaya
koyan yürekli
teşkilat mensuplarını
da gördüm; sırtını siyasete dayayıp,
yan gelip yatanları da...
Adalete açılan
ilk kapı olan karakollarda,
polisle halkı buluşturanlara da
tanık oldum; vatandaşı karakolun bulunduğu caddeden
geçmekten korkutanlara da...
Güç odaklarının
yasa dışı davranışlarına
karşı çıkan
personelinin arkasında
adam gibi duranları da bilirim;
görevini yapan memurunu
sürgüne gönderenleri de...
Aldığı maaşı
fakir fukarayla
bölüşenlerin
içindeki samimiyet ve insan
sevgisini de gördüm;
insanlıktan çıkıp
el avuç açanları da...
Şimdi bu satırları yazarken,
hepsi birer birer
gözümün
önünden geçiyor...
Herkesin bir lakabı vardı...
Çoğunun lakabı
"Baba" idi...
Yan bakma, küfretme,
gençler arasındaki
kavga ve küçük hırsızlıklarda;
tarafları
kendi yöntemleriyle
hellaleştirip
barıştıran
o insanlar,
yargının yükünü de hafifletiyordu...
Poliste;
liyakat, başarı ve tecrübenin
büyük bir titizlikle
korunmaya çalışıldığı
dönemlerdi...
Devirler değişti. Devletin
polisini, birilerinin
adamı yaptılar. "şehadet şerbeti içmek" ve
"gazi" olmak, her zaman olduğu gibi
bu toprağın gariban çocuklarının işiydi...
Şimdi anladınız mı
bu milletin
polis sevgisini?..


* * *
Bu vatan için
toprağa düşen
şehitlerimize
Allah'tan rahmet diler; gazilerimize minnet
duygularımı ifade ederim. Görevlerini sürdüren
polislerimize de aileleriyle birlikte
sağlıklı ve mutlu bir hayat dilerim...