Fındıkta oyunu
Avrupalı yazar;
yerli işbilikçiler de
bu senaryoda
firmasının büyüklüğüne
göre roller alır...
Fındıkta
duruma
göre, her sezon
farklı senaryolar
yazılır...
Ancak, o oyunda
kendilerine
rol verilenler,
genellikle
aynıdır. Bunlar, Avrupalının
kadrolu elemanıdır çünkü...
Fındık, sadece
fındık değildir. Fındık,
güç simgesidir. O gücün
değerlerine tabi olmayanlar,
yani oyuna dışarıdan
müdahale etmeye
kalkışanlar,
saf dışı kalır...
Haydi, birini
anlatayım...
Samsunlu işadamı
Galip Öztürk'ün
başına gelenleri
bilmeyen yok herhalde!..
Ne alaka
diyeceksiniz!..
Biraz sabır!..
Takvim yaprakları
27 Ocak 2012'yi gösteriyordu. Galip Öztürk,
Çarşamba-Ayvacık ve
Terme'de fındık fabrikaları kuracağını
Samsun Gıda OSB'de de
ihracata yönelik olarak
mamuller üreteceğini açıklamıştı...
Ordulu gazeteci arkadaşım
Atilla Şimşek, İstanbul'dan
cep telefonuyla bir fotoğraf atmıştı...
Galip Öztürk'ün her iki yanındakileri
görünce,
şaşırmıştım...
Bir yanında, fındığı yarı mamul ihraç
edilmekten kurtarıp, mamule dönüştüren
Sarelle ve Tadelle gibi
markaları üreten,
Türkiye'nin dört bir yanına
fındık mamullerinden yapılan
ürünlerin satıldığı işyerleri açan rahmetli Ünal Sağra;
diğer yanında ise
fındığı ucuza kapatmak isteyenlerle
hayatı boyunca
mücadele etmiş
"Fındık profesörü" lakaplı eski İstanbul Fındık İhracatçıları
Birliği Başkanı Termeli hemşehrimiz
Lokman Kondakçı vardı...
Bu birliktelik; bilgi, tecrübe, emek ve para
demekti...
Galip Öztürk, o sırada
üreticinin
fındığını
herkesin verdiği fiyatın üzerinde
alacağını açıklayınca;
aslında bilmeden kendi ipini
kendi çekmişti...
O dönemde İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin'di. Şahin, Trabzon'dan
sonra en büyük
fındık ihracatçılarının bulunduğu
il, Ordu'dan milletvekiliydi...
Ve tam bir ay sonra
Galip Öztürk,
neredeyse küçükken
komşunun bahçesindeki
ağaçtan aldığı
elmalarla bile
sorgulanacaktı...
Dahasını anlatayım mı?..
AK Parti iktidarı, fındık alımları için
TMO'yu devreye
koyduğunda,
Avrupa'nın dolaylı
baskılarına maruz kalmadı mı?..
Az değil; ortada 2 milyar dolarlık
bir ihracat pastası var...
Neyse, gerçekçi olmak gerekir...
Fındığın kilosunun 20 liraya
yükseltilmesi nasıl yanlışsa,
7 liraya düşürülmesi
de öyledir...
Alan ve satan
arasında
"makul" bir
fiyat oluşmalıdır...
Yeni sezonda fındığın
kilosunun serbest piyasada
13-15 lira aralığında
olacağını umuyorum...
Elbette, bu fiyatın
dengelenmesi için
üreticinin sabırlı olması
ve emanete verdiği fındığı
tüccardan geri alması gerekir...
Çünkü bu seferki
oyun,
"emanet
fındık" üzerinden
kurgulanmıştır...
Yani, tüccara teslim
edilip, henüz fiyat kesilmeyen
ürün üzerinden...
Ne mi yaptılar?..
Emanet fındığı,
yine büyük alıcıya
emanete verip,
piyasanın
talebini
karşılayarak
fiyatı düşürdüler...
Nasıl tezgah ama?..
Hani diyorum ki;
bir imkan olsaydı,
şeytanın ne düşündüğünü
öğrenmek isterdim...