Nükleersiz.org Gönüllü Proje Koordinatörü Pınar Demircan, büyük tehlikelerine rağmen nükleer santrallerin kurulmasının nedenlerini anlattı. Nükleer santraller ile nükleer silahlanma arasında bağlantının olduğunu ifade eden Demircan, Sinop ve Mersin'e yapılması planlanan nükleer santrallerin son durumu hakkında da bilgi verdi.

ARAŞTIRMA YAPILMASI ENGELLENİYOR

Nükleer santrallerin ortaya çıkış sebebinin, nükleer silahlar yani atom bombaları olduğunu kaydeden Demircan, atom bombasının üretilmeye karar verilmesinin ise soğuk savaş yıllarına dayandığını dile getirdi. Demircan, 'ABD tarafından Hiroşima'ya atılan uranyum bombası, Nagazaki'ye atılan ise plütonyum bombasıdır. Aslında bu örnekler, bir deneme yapıldığını gösteriyor. Bu bombaların atılmasıyla binlerce insan hayatını kaybetti. 2 atom bombası atıldıktan sonra dünya kamuoyunda bir hareketlenme oluyor, radyasyonun etkileri bir sene sonra ortaya çıkıyor. Daha sonra ABD, Japonya'da araştırma yapılmasının önüne geçiyor ve Dünya Sağlık Örgütü, radyasyonun olumsuz etkilerine dair araştırma yapamıyor' ifadelerini kullandı.

TEK NEDEN NÜKLEER YARIŞ

Nükleer santrallerin atıklarından Nagazaki'ye atılan plütonyum bombasının üretildiğini dile getiren Demircan, özellikle 1960 ve 1970'li yıllarda nükleer santrallerin kurulduğunu belirtti. 1960'lı yıllara kadar denizaltı ve atmosferik testlerle nükleer denemelerin devam ettiğini aktaran Demircan, 'Nagazaki'ye atılan atom bombasının ardından soğuk savaş dönemi başlıyor ve tüm dünyada 2 bin küsur nükleer test yapılıyor. Bu testlerin durması 1962'de oluyor, ardından yeraltı testleri başlıyor. Sonuç olarak nükleer santraller kuruluyor, silahlanma da devam ediyor ve anlıyoruz ki nükleer santral ve silahlanma arasında bir bağlantı var. O dönemlerde bu denemelerin yapılmasının nedeni ise Amerika ve Rusya arasındaki nükleer yarış' şeklinde konuştu.

O FİRMALAR YAPACAK

'Nükleer santraliniz varsa, atıklarından nükleer silah yapabilirsiniz' diyen Demircan, Sinop ve Mersin'e yapılması planlanan nükleer santrallere değindi. Bunun bir lobi meselesi olduğunu ifade eden Demircan, 'Türkiye'nin, Mersin'e nükleer santral kurmak için sivil toplumu dışlayarak, Ruslarla uluslararası anlaşma yapması nükleer konusunda çok istekli olduğunu gösteriyor. Ancak maliyetli, riskli ve kayıp bir yatırım. Güneş ve rüzgar enerjisi devletin vereceği teşviklerle nükleer karşısından rekabetçi hale gelebiliyorken, nükleer enerjinin tercih ediliyor olması bize silahlanmanın daha cazip geldiğini gösteriyor. Mersin'deki santrali Çernobil nükleer felaketine sebep olan firmanın, Fukuşima'daki felaket neden olan firmanın ise Sinop'ta nükleer santral yapması planlanıyor' diye konuştu.

ÇOK TEHLİKELİ DÖNEMLERDEN GEÇİYORUZ

Sinop'taki nükleer santral projesinin 2010 yılında başladığını ve Rusya ile yaşanan krizlere rağmen ertelenmediğini dile getiren Demircan, şu an üretim lisansının verildiğini ve inşaat lisansının beklendiğini belirtti. Mersin için ise yer lisansının 1976 yılında alındığını ve sürecin ilerlediğini kaydeden Demircan, 'Şu günlerde ABD ile Kuzey Kore arasında bir nükleer atışma var. Lakin nükleer savaşa kadar beklersek iyi, zira Çernobil'deki patlama 200 Hiroşima ve Nagazaki anlamına geldi. Atom bombasına hiç gerek yok, yeteri kadar nükleer santral kuruldu, bunlardan birindeki patlama eşittir, atom bombası. Üstelik önümüzde iklim değişikliği gibi durağan olmayan koşullar ve bunların sebep olacağı afetler var. Çok tehlikeli dönemlerden geçiyoruz. Nükleer santrale gerçekten ihtiyacımız yok, niyet silahlanmanın dışında bir enerji üretmekse güneş ve rüzgar var, üstelik bize ait, yerli ve milli. Nükleeri, enerji üretmek diye karşımıza getirmesinler. Nükleer enerjiden üretilen enerjinin hiçbir avantajı yok. Savaşa karşı, yani barıştan yana olan herkesin temelinde nükleer silahlanma bulunan nükleer santrallere karşı olması lazım' sözlerini kaydetti.

Zeynep Irmak ÖCAL