Çarşamba Belediyesinde iş akitleri
feshedilen 126 işçi,
dün çoluk çocuk eylemdeydi...
Erkekler bu kez biraz
geride kalmıştı...
Analar, bacılar, kardeşler ve çocuklar...
Kimi babası kimi kocası
kimi de oğlu için feryat ediyor,
ağlıyordu...
Bir dul kadın işçi de
3 çocuğuyla birlikte
perişan olduğunu haykırıyordu...
Çarşamba Belediyesinin
önündeki manzara buydu...
Başka ne olabilirdi ki zaten?..
Perşembenin gelişi, çarşambadan
belliydi...İşçilerin
sendikalı olmaya
karar vermeleri
kırılma noktasıydı...
Bu işçiler, Nazif Kılıçın
belediye başkanlığı döneminde işe başlamışlardı...
MHPli Kılıç seçimi kaybedip,
yerine Hüseyin Dündar seçildiğinde de
onlar, belediyede çalışıyordu...
Dündar, göreve başladığında
Belediyede siyasi kadrolaşma yapılmış,
bu işçiler fazla
diyerek,
gelir-gider tablosunu da ortaya
koyup, bu davranışı sergileseydi,
kamuoyundan destek bulabilirdi...
Öyle ya, herkes geldiği gibi gider!..
Ama, bunca zaman hiç şikayet etmeden
çalıştırılan bu insanları, sendikalı olma girişimlerinden sonra Ekonomik nedenleri gerekçe göstererek
işten atmak, hem insani hem de siyasi bir hatadır...
İşçilerin sendikalı olmasının belediyeye mali külfeti var elbette...
Ancak, sendikalı olmak anayasal bir haktır...
AK Partili Dündar, böylece
Demokrasi, hak ve özgürlük kavramlarıyla
AByi hedefleyen partisinin de
söylemlerine ters düşmedi mi?..
Öyle bir hata yaptı ki,
sadece işçileri üzmedi;
hem kendini hem de partisini zora soktu...