Rahmetli Erbakan,
vefat ettiğinde;
takvim yaprakları
27 Şubat'ı
gösteriyordu...
Bir gün sonra da
28 Şubat "Postmodern darbe"nin
yıldönümüydü...
Yani, "Laiklik" bahane edilerek,
ülkeyi faiz sarmalında
hortumlayanların
tezgahıyla Erbakan Hükümeti'nin
yıkıldığı tarihti...
Bu tesadüf değil,
tevafuktur...
Erbakan'ın vefatından
iki gün önce
ülkeye ilginç bir ziyaret
yapılmıştı...
"AB, Hristiyan Kulübü bizi almazlar"
diye diye Hakk'a
yürüyen
Erbakan'ın vefatından
iki gün önce
Türkiye'ye
gelen Sarkozy,
giderken, "AB'ye alınmayacağımızı"
hatırlatmıştı...
Bu ülkede, "Milli ve yerli sanayi"den
söz edenler,
Erbakan'ı
unutmayacaktır...
Türkiye'de araştırmacı gazeteciliğin
öncüsü olan rahmetli Uğur Mumcu,
24 Ocak kararlarıyla,
işçi, memur, köylü, emekli, esnaf
ve yerli sanayicilerin
zorda bırakıldığını
ve bu kararlar sayesinde
ülke kaynaklarının
küresel güçlerin
hizmetine sunulduğunu
yazmıştı...
Rahmetli Mumcu,
yıllar sonra 24 Ocak'ta
evinin önünde uğradığı
bombalı saldırıyla
katledilmişti...
Dün de ilginç bir
tarihe tanık olduk...
Ömrünü, Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesine adayan ve
Kıbrıs Türk halkının hak, eşitlik ve özgürlük davasını, anavatan Türkiye ile fikir ve gönül birliği içinde büyük bir özveriyle savunan
rahmetli Rauf Denktaş'ın
5. ölüm yıldönümüydü...
Ve önceki gün Cenevre'de,
Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti
arasında, "tarihi zirve"
vardı...
Rum tarafı yine yan
çizdi ve Denktaş,
tarih önünde bir kere daha
haklı çıktı...
Emperyal güçlerin;
yıllardır, bize ait değerleri
yok etme
çabalarına rağmen
böylesine tevafuklar,
bize bizi
yeniden hatırlatıyor...
Allah'ın hesabı da bu işte ...


Not: Dünkü yazımda, SAMGİAD Başkanı Savaş Gömeç,
sehven SAMSİAD Başkanı olarak yazılmıştır. Düzeltir, hem Hüseyin Yalgın hem de Savaş Gömeç'ten
özür dilerim...