2014 ün son gününden beri...

Siyasetle yatıp, adayla, vekille kalkıyoruz...
Kimler aday olacak?
Kimler seçilecek?
Kim iktidar olacak?
Kim Başbakan?
Kim bakan?
***
Çünkü siyaset her şeyimiz...
Her şeyi ona bağlamışız...
Kritersiz, ölçütsüz...
Yaşantımızda...
Tek belirleyici güç var...
O da siyaset!
***
Çıkardığı kanunla...
Yaşantımızı, bugünü ve yarını değiştiriyor...
Zengini fakir, fakiri zengin yapabiliyor...
Hatta masum, suçlu...
Suçlu, masum olabiliyor...
İş sahibi işsiz...
İşsiz iş sahibi olabiliyor...
Tarlalar, arsa...
Arsalar altın madenine dönüşebiliyor...
Kamu malı ve bütçe...
İktidarın isteğine göre dağıtılıyor...
Kanunlar, yönetmelikler ona uyduruluyor...
Bürokrasiyi o şekillendiriyor...
Yaşantı, iktidara göre şekilleniyor...
Sokakların şeklini onlar belirliyor...
Hatta öldürüyor ve yaşatıyor!
***
Oysa gelişmiş ülkelerde...
Olağanüstü durumlar dışında...
Bunların kabul edilebilmesi mümkün değil!
Türkiye de de milyonlarca insan...
Kabul etmiyor zaten böyle bir yönetimi...
Ama olmuyor...
Siyasetçi, kendi yetkilerini sınırlandırıp...
Onun yerine değişmez kurallar koyamıyor...
Yani kendi kendini yok etmeyi göze alamıyor!
***
Oysa...
İnsan merkezli ve ayrıntılı bir anayasa...
Ona uygun kanunlar...
Değişmez ilkeler...
Rantın sıkı sıkıya bağlı olduğu kanun ve yönetmelikler...
Tüm bunları koruyacak olan...
Gelişmiş insan bilinci...
Her konuda kriter...
Her hakta ölçüt...
Belirlenmiş bütçeler...
Çizilmiş idari sistem...
Toplumun tamamının imza attığı...
Ve canı pahasına koruduğu bir Anayasa...
Ve tüm bunların arasında...
Hiçbirini kökten değiştirmeye yetkisi olmayan...
Sadece sorunlara toplumun her katmanını düşünerek...
Uzlaşmacı çözümler bulmaya çalışan...
Görevi de bu olan bir siyaset ve siyasetçiler düşünün...
Sonraki yaşantıyı hayal edin...
Toplumsal barışı...
Gelir adaletini...
Rüşveti, hırsızlığı, talanı, yalanı...
Kayırmayıcılığı, usulsüzlüğü...
***
Çare olarak görülen siyaset...
Aslında birçok sorunun anası maalesef...
Çünkü, sistemi yok...
Kuralları yok...