TBMM de yurtdışına asker gönderme ve ülkemiz üzerinden müttefik askeri güçlerinin geçmesine izin veren tezkere kabul edildi. Elbette, bunun anlamı, TSK nin hemen savaşa girmesi anlamında değildir. Yalnız, herhangi bir durumda, TSK ye karşı silah kullananlara da, durun biz burada savaşmak için bulunmuyoruz diyemezsiniz. Bu bakımdan istemeden de kendinizi savaşın içinde bulabiliriz. Bunun vebali de elbette, hükümetin omuzlarında olacaktır. Türkiye bu konuda üç husus üzerinde durmaktadır. Birincisi, uçuşa yasak bir bölge oluşturarak, angajman durumu ile, uçakların bu alana girmesini engellemek; ikincisi ise, bir tampon bölge oluşturmak ve bununla, dışarıdan gelecek saldırıları önceden önleyebilmek istemektedir. Üçüncüsü ise, IŞİD teröründen kaçarak gelen mülteci durumudur. Bu hususlar nasıl ve ne şekilde uygulanabilir, nasıl bir sonuç alınır bunu ileride göreceğiz.
IŞİD e karşı yürütülen bu savaşta, Türkiye konumu icabı çok karmaşık bir durumla karşı karşıya bulunmaktadır. Özellikle de HDP taraftarları, IŞİD le mücadelede, Türkiye nin PKK ve PYD ye yardım etmesini istemektedir. Türkiye böyle bir durumda nasıl hareket edeceğini çok iyi bilir. Bir buçuk milyon Kürdü misafir ettikten sonra, onların kurşunlarına hedef olan Mehmetçiktir. Burada da aynı oyun oynanacak besle kargayı oysun gözünü sözü, bir daha doğrulanacaktır. Diğer bir durum ise, Beşar Esed in Türkiye ye karşı olan durumudur. IŞİD in baskı altına alınması onu daha da cüretkâr yapacaktır. Zaten, IŞİD in ortaya çıkışı yine Ortadoğu daki bu kaos ortamı dolayısı ile olmuştur. Öncelikle, Irak ve Suriye nin göz önünde olamayan kırsal kesimlerinde yapılanan bu terör örgütü daha sonra bu hale gelmiştir. Yalnız, burada insanın zihnini kurcalayan önemli bir husus var. Çok kısa bir zaman içinde bu kadar güce ve silaha nasıl sahip olunmuştur. Esed e karşı mücadele eden Özgür Suriye ordusunun şu sıralarda faaliyeti yok gibidir. Bunların elindeki silahların, IŞİD tarafından alındığı gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. Yalnız, bu silahların hepsi de bu terör örgütünün silah ihtiyacını karşılamayacağı gerçektir. Halen bu terör örgütünü silah olarak destekleyen ülke ve kuruluşların olması, ihtimal dahilindedir. Bunun yanında, kimilerine göre 30 bin, diğer bazılarına göre 50 bin kişilik bir güce sahip bulunuyorlar. Tabiatıyla bunu destekleyen bulgular ortadadır. Suriye den başlayarak; Kerkük, Musul ve Bağdat a kadar uzayan coğrafyada egemenlik için bu kadar gücün olması gerekir. Bunun yanında, IŞİD tek bir cephede değil, birkaç cephede birden çarpışmakta ve olması gerektiğinden fazla cephane harcamaktadır. Ayrıca, terör örgütünde çalışanların büyük bir çoğunluğunun Saddam ın ordusunda görev yapanlar olduğu belirtilmektedir. Bu bakımdan da görevlerini profesyonel olarak yapmaktadırlar. İşin diğer bir önemli tarafı, bu kadar silahlı gücün nasıl meydana getirildiği ve hala yandaş terörist kazanabilmesidir. Bunun yanında, 40-50 bin kişilik bir gücün arkasında, birkaç milyon destekçi grubunun olması gerekir. Zira, ikmal ve lojistik bakımından buna ihtiyaç vardır. Mesela, PKK ve PYD böyle bir durumu ortaya koyamadığı için gücünü belirli bir düzeyin üzerine çıkaramamıştır. Bu da IŞİD in bir devlet gibi yönetildiğini ortaya koymaktadır.
Çok önemli diğer bir husus ise, başta ABD olmak üzere batının, koalisyon güçlerine yardım bakımından havadan destek ile yetineceği bilgileri bu savaşın en zayıf halkasıdır ve ABD burada petrol için bulunmaktadır. Aşağı yukarı bir haftadır devam eden havadan ve füzelerle bombalamaya karşılık, IŞİD in faaliyetlerinde bir aksama olmadan Kobani yi kuşatmalarıdır. Daha önce de üzerinde durduğum gibi, yalnızca bu hava saldırılarının pek bir esprisi olmadığını ortaya koymaktadır. Şimdi düşünelim, karadan bu terör örgütüne karşı kim savaşacak ve onları kim alt edecektir. Ortadoğu da zaten birbirine düşman olan bu güçlerin bir şey yapabileceklerini de ümit edemiyorum. Elbette, IŞİD bu durumu bizlerden çok iyi bilmektedir ve bunun sonucunda da cesaretle savaşmaktadır. Elbette, onların da sonları bir şekilde gelecektir. Zira, bu şekilde hareket ederek hükümranlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Gerçek şu ki, Ortadoğu daha da karışacaktır. Saygılarımla.