Gidenler mutlu ki hiç dönen yok yerinden. Zeki Alasya ve Kenan Evren de gitti.
Hayatın cilvesi olmalı. Zeki Alasya Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda Kenan Evren i ve onun dönemini çok hiciv etmişti. Şimdi ise toprakta buluştular... Bu hafta annemin hayatta kalan son arkadaşının da vefat ettiği haberi geldi. Telefonumdan adını silerken canım acıdı.
Gidenlerin isimleri bir bir siliniyor belleğimden ve kayıtlardan.
Annemi ise silmedim.
Ararsam sanki Alo diyen sesini duyacakmışım gibi geliyor.
Ne demişti Nazım Hikmet.
Yeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi.
Kimi Odesa da yatar, Kimi İstanbul da. Prag da kimi...
En sevdiğim memleket yeryüzüdür.
Sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi.
Nazım da Moskova da yeryüzü toprağına büründü.
Soma şehitleri koskoca bir yılı geride bıraktı. Ateşin böğründe savrularak .
Bir yangındı, geldi deldi ve geçti. Ardında bağrı yanık analar hayata küskün eş ve çocukları ile.
Unutmayı çok iyi bilen bir millet olduğumuzdan , unuttuk bir daha bakmadık geriye.
Kader demiştik ölümlere. Nedense her ölüme kader deriz. Fıtrat deriz.
Nasılsa vatan toprağında şehitler için daha çok yerimiz var.
Bazen üzerine bastığım toprağı düşünüp onu anlamaya çalışıyorum.
Ne ağzı ne de dili var toprağın.
Lakin o kadar büyük bedeni var ki tüm kötülükleri ve tüm iyilikleri sarmış bağrına.
Bir gün dile gelse ne derdi acaba.
Ne çok şey biliyor. Ve ne büyük bir gizemle saklıyor sırlarını.
Bazen şefkatli bir ananın bağrı. Bazen de kor gibi yakıyor.
Tüm gizemi suskunluğunda saklı olmalı.
Elbet herkes bir gün o turnikeden geçmek için son biletini alacak.
Ancak insan elinin değdiği kaderle değil, ecelle gitmeliyiz.
Vakit bu vakittir Dendiğinde...
Çünkü topraktan geldik, toprağa gideceğiz
LÜTFEN KAPINIZIN ÖNÜNE SOKAK HAYVANLARI İÇİN BİR KAP SU , BİR KAP YEMEK KOYUNUZ