Ülkemizde toplumsal sorun haline gelen uyuşturucudan can verenlerin sayısı, her geçen yıl artıyor.

CHP’nin Emniyet ve KOM’dan aldığı bilgiler doğrultusunda hazırladığı rapora göre, geçen yıl uyuşturucudan 638 kişi yaşamını yitirdi

Özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşan ve genellikle ölümle sonuçlanan uyuşturucu kullanımında ortalama yaş 26.

Yaş ortalaması giderek aşağıya düşüyor. Neredeyse gençlerin büyük bir bölümü, zehir tacirlerinin kıskacının tehlikesi ile karşı karşıya.

Uyuşturucunun, özellikle de bonzainin artık okulların önünde bile vahşice satıldığına ilişkin haberleri izlerken, içimiz sızlıyor.

Çok ucuz olmasından ötürü kolaylıkla ulaşılan bu illetle öğrenciler bağımlı hale getiriliyor.
Büyükşehirler başta olmak üzere, birçok ilde son yıllarda ele geçirilen esrar sayısında azalma olmasına karşılık, bonzai miktarında ciddi artış var.

Raporun en çarpıcı yanı, Türkiye’nin uyuşturucuların hedef ülke haline gelmesi.

Yani, zehir tacirleri Türkiye’yi bir pazar olarak görüyor.

Dünyada uyuşturucu pazarının 3 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Korkunç bir rakam.

İşte bu zehirli pastadan pay kapmak isteyen acımasız, vicdansız zehir tacirleri, gençlerimizi ağlarına düşürmeye çalışıyor.

Türkiye’ye bonzai Batı Trakya’dan geliyor, ikinci olarak da kargo yolu ile giriş yapıyor.

Uyuşturucunun fiyatı ucuzsa, çok çabuk pazar buluyor ve yayılıyor.

Okul önlerinde 1-2 liraya satılan hap şeklindeki bonzailer gibi.

Bitkisel uyuşturucu sanılan bonzai, aslında kimyasal zehirden oluşuyor. Sinek ve fare zehirleri herhangi bir yaprağa sıkılıyor ve bitkisel uyuşturucu diye satılıyor.

Bu hapları içenlerin çoğunluğu da hayata veda ediyor.

Bu ölümlere ilişkin haberleri, anne ve babaların feryatlarını, gözyaşlarını içimiz kararak, izliyor, okuyoruz. Ama elden bir şey gelmiyor.

Gençler, uyuşturucu alışkanlığını ya arkadaş çevresinden ya da meraktan ediniyor.

Uyuşturucuya başlama nedenlerinin başında yüzde 49 arkadaş etkisi, yüzde 24 ile merak, yüzde 11 ile de aile içi sorunlar geliyor.

Burada ailelere büyük görev düşüyor. Özellikle sorunlu çocukları olan anne ve babalar, aileler çocuğunun ne yaptığını, nereye gittiğini, kimlerle arkadaş olduğunu, birer gizli kamera gibi çok sıkı izlemeli, aldığı her nefesten haberi olmalı. İş işten geçtikten sonra ağlamak, haykırmak boşuna.

En önemlisi onlara sevgi ile yaklaşarak, sorunlarına ortak olarak, birer arkadaş gibi dertlerini dinleyerek ev ortamında kalmalarını sağlayın.

Eğer uyuşturucu alışkanlığı edinmişse tedaviye ikna edin.

Yeri gelmişken bir anımı da sizlerle paylaşayım.

İstanbul’dan Ankara’ya geldiğim otobüste uyuşturucu bağımlısı bir genç ile babası da bizimle birlikteydi. Tavırlarından sorunlu bir genç olduğu belli oluyordu.

O baba; tedavi için birlikte Ankara’ya gittiği uyuşturucu bağımlısı oğluna nasıl da sevecen yaklaşıyor, onun bir dediğini iki etmiyor, arkadaşı gibi yaklaşıyor, her dediğini can kulağı ile dinliyordu.

Bu davranışları daha önce sergilese; oğlu bu illettin pençesine düşer miydi acaba? Belki de bu davranışlarda bulundu ama... Bilemiyoruz.

Zaten olması gereken de bu değil mi?

Çocuğunuza sevecen bir şekilde yaklaşın, dert ortağı olun, onu ciddiye alın.

Uyuşturucunun en çok kullandığı mekanların başında yüzde 54 ile terk edilmiş yerler gelirken, kendi evinde içenlerin oranı ise yüzde 24.

Arkadaşının evini kullananların oranı ise yüzde 7 seviyesinde.

Uyuşturucu kullananların yaş ortalaması 26. Bu illeti kullananların yüzde 75’i 18-29 yaş aralığındaki kişilerden oluşuyor.

2006’da sentetik uyuşturucu, yani bonzai yakalanan il sayısı 26 iken bu rakam 2012’de 44, 2014’te de 70 ile yükseldi.

Türkiye, terör, iş cinayetleri, trafik kazaları kadar toplumsal bir sorun haline gelen bonzaiye, uyuşturucuya karşı, gerek emniyet güçleri, gerekse gönüllü kuruluşlar aracılığı ile mücadele ediyor.

Ne var ki yoğun mücadeleye karşın, bu belaya bulaşan, alışan gençlerin sayısı giderek artıyor.
Geleceğimiz olan gençleri acımasız pençesine alan bu illete karşı, ivedilikle topyekün
bir mücadele başlatılmalı.
Uyuşturucu belasına, zehir tacirlerinin tuzağına karşı gençler, aileler çok duyarlı olmalı.