Geçen perşembe günü FED’in faizleri sıfıra yakın seviyede tutma kararı almasıyla nefeslendik.
Döviz kurlarındaki artış, dolayısıyla TL’nin yabancı ülke paralarına karşı değer kaybıyla devam eden sürecin kısmen de olsa hız kesmesi adeta bayram şekeri oldu bizlere.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu FitchRatings’in Türkiye’nin kredi notunu ve görünümünü değiştirmemesi ise FED’in kararını destekleyici doğrultuda geldi.
Bildiğiniz üzere Fitch, Türkiye nin kredi notunu BBB-, görünümünü Durağan olarak teyit etmişti.
Aslında ülkemiz ekonomisinin küresel ekonomiden yoğun bir şekilde etkilenmesinin birçok sebebi var. Bu yüzden hop oturup hop kalkıyoruz.
İnovasyon ve katma değeri yüksek ürünler üretimimizin toplam üretim içindeki payı ve bunun ihracata yansıma düzeyi yeterli değil.

Tablo 1. İnovasyonKalitesi , Yrd.Doç.Dr.Çağdaş Şirin , Bahçeşehir Üniversitesi
İnovasyona yönelip katma değeri yüksek ürünler üretimimizi artırmamız gerekiyor.
Yaptığımız ihracatı oluşturan ürünlerin ortalama kilogram fiyatının 1,48 USD/Kg olduğunu hatırlarsak, bu alanda ne kadar mesafe almamız gerektiği kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Çok çalışıyoruz ancak az kazanıyoruz.

Tablo 2. Yrd.Doç.Dr.Çağdaş Şirin , Bahçeşehir Üniversitesi
Ülkemizin üyesi olduğu OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ortalamasının çok üstünde mesai yapıyoruz ancak OECD ortalamasının altında Kişi Başı Milli Gelire sahibiz.

Aslında bu tespitin altında verimli çalışabilmek, inovasyon ve katma değeri yüksek ürünler üretebilmenin etkisi büyük olsa da nüfusun üretime katılım oranın etkisini de unutmamak gerekir.

Toplam nüfusumuzun %36’sı üretime katılıyor. Yani 36 kişi üretiyor 100 kişi tüketiyor. (¹)
Sonuçta da payımıza düşen miktar azalıyor. Diğer ülkelerde nüfusun üretime katılım ortalaması %59 civarında.
Altı çizilmesi gereken önemli bir husus ise Türk kadınlarının %25’lik çalışma oranının OECD ülkeleri içinde açık ara sonuncu olmasıdır. Örneğin, Norveçli kadınların %75’i, Portekizli kadınların %65’i, Güney Koreli kadınların %57’si, Meksikalı kadınların %45’i çalışırken Türk kadınlarının sadece dörtte birinin çalışıyor olması, Türk ekonomisi için çözüm bekleyen fasıllardan bir tanesidir.
Çözüm bekleyen konu başlıklarından diğer bir başlık ise gelirin paylaşılmasıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)“2014 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” sonuçlarına göre en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 45,9 olarak gerçekleşti. (Araştırmaya göre en yüksek gelire sahip yüzde 20 lik grubun toplam gelirden aldığı pay, geçen seneye göre 0,7 puan azalarak yüzde 45,9 olurken, en düşük gelire sahip yüzde 20 lik grubun payı 0,1 puan artarak yüzde 6,2 oldu)
Gelir paylaşımının tabana yayılabilmesi için vergi reformu ve beraberinde yasal mevzuat değişiklikleri gerekiyor.
Evet değerli okurlar, Kurban Bayramınızı kutlarken bayram şekeri alan değil bayram şekeri üretebilen ve ona rahatlıkla erişebilen bir ülke olabilmeye odaklanmamız gerektiğini hatırlatıyorum.
Sağlıcakla

Not: (¹)Naci MOCAN,36 Kişinin Üretip 100 Kişinin Tükettiği Ekonomi , http://altibucuk.net/