12 Eylül 1980 öncesi sağ sol çatışmaları, ülkemizin demokrasiyle kalkınmasını engelleme senaryosuydu. Ancak siyasetçiler bunu göremedi. Birbirlerini dökülen kan üzerinden sürekli suçlayarak senaryonun figüranı durumuna düştüler. Darbe olunca Hürriyet Gazetesi’nin baş sayfasında bir büyük karikatür vardı. Vatandaş elindeki kına torbasını siyasetçilere sunuyordu. Torba üzerinde de şu yazılıydı: Alın bunu münasip bir yerinize yakın!
Bu çok yakın bir tarihi gerçeğimiz.Tarihimizde de destanlarımızda da iç çekişmelerin çok
acı sonuçları kayıtlı. Onlardan biri de daha önce söz ettiğim gibi Manas Destanı. İlk
İslamî destan Manas’ta Çin komutan Şıpşaydar’ın savaş çığlığına dikkat çekmek istiyorum:
¦ Diri yakalayacaksınız. Olmazsa, sır baran tüfeğim patlayacak!
Köroğlu’nun “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.” sözünü de hatırlatan bu feryat, neyin sonucuydu? Bunu değerlendirelim ve ders çıkaralım diyorum: Çin hükümdarı Esen Han’ın yaptığı haksızlıklara ve zulme isyan edip Manas’a katılan Kahraman Almambet, Kırgızların gücüne güç katmıştı. Manas-Almambet gücüyle baş edemeyen Esen Han tek çare hile dedi. Hile ustaca kuruldu: Manas, soydaşı Közkaman’ın ziyafet sofrasında zehirlenecekti. Közkaman’ın adamı Gökçegöz sahte iltifatlarıyla oturttu Manas’ı o sofraya. Bu sofrada kendinden geçtiği sırada Manas, eşi Kanıkey’in uyanıklığı sayesinde Almambet önderliğindeki savaşçıları Kırkların baskınıyla kurtarıldı. Ardından başlattığı saldırıda Esen Han’ın komutanı Konurbay, yardımcısı Şıpşaydar’a şöyle dertlendi:
¦ Otlak yerde çıkan yangın, içimizden çıkan düşman fena. Sırrını bilen düşman korkuludur. Almambet’i gebertmeliyiz. Ondan kurtulmadan Manas’ı yakalamak yok!
Çok güçlü hile kullanmalıyım, kaçmalıyım. Hile…hile…hile…
Bu kaçış hilesini sezen Kırgız Aksakal Acıbay durdu önüne ve uyardı Almambet’i: ¦ Akılsızlık etme, izleme onu. Yiğitlerimiz de cesaretliydiler senin gibi böyle. Hırsla yürüdüler de düştüler Konurbay’ın eline!
Ancak Almambet yenik düştü öfkesine ve yürüdü gitti kontrolsüzce, birden sarıldı çevresi. Dövüştü, direndi kahramanca, yukarıdaki çığlığı duyunca da galeyena geldi darmadağın etmişti çevresini ki bir patlamayla yere düşüverdi. Kırgız şoka girdi birden ve düşüverdi bir ağıt dilinden: “Kalmuk vurdu kendi özün, yitti Manas ikiz kozun;
Alplar yanar, ağlar Kırgız, aksın Talas iki gözün.”
Bu ağıtlarla yandı tutuştu Manas, aksakalların “Ertele seferi!”demesine rağmen öfkeyle yürüdü gitti, beline saplanan küçük hançer yarasını da hiçe sayarak yürüdü ama…çok sürmedi ilerleyişi, bu acı ve yara onu da devirdi. Destan deyip geçme ey büyük milletim! Sen nice yiğitleri böyle böyle kaybettin. Yeterli güce ulaşamadan; güçleri, dengeleri hesaplamadan inançla, öfkeyle yel değirmenlerine hücum eden kahramanları…Ortak akılla uzlaşmaya, birlik siyasetiyle kitlelere bu yüzden dedim önceki yazılarımda. Allah’tan büyük yoktur, kararlar vardır ama…o kararlardan daha büyük onun kararlarıdır. O büyük kararlarla öldük öldük dirildik tarih boyunca, elbette ki yine de diriliriz ama bu destanın dersini alsak da birlik-dirlik içinde aksakallar meclisine girsek… iktidar muhalefet hiç suçlamasa birbirini…küçük küçük partilerde darmadağın olmasak. Ortak aklın gereği bu(!) Sayın Türkeş, Sayın Yalçın Topçu ve değerli hemşehrimiz Sayın Metin Gündoğdu, gereğini yaptılar, kendilerini tekrar tebrik ediyor, bundan sonraki siyasî hayatlarında başarılar diliyorum. Yaptıkları diğer partilerin siyasetçilerine de model olmalı. Rakamlar ortada değil mi? Araştırma şirketleri açıkça şunu söylüyor: Oy kullananların %40’ı, AK Parti’ye, % 25’i de CHP’ye -ne söylenirse söylensin- olumsuz eleştirileri hiç algılamıyor. Bu net sonuca rağmen daha niye birlik siyasetine gidemiyoruz ki milletçe? Çok farklı fikirler iki parti içinde biraraya gelemez mi yani? Zaten şu anda da aynı partiler içinde de birbirine zıt fikirli insanlar yok mu? Aşık Veysel koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa diyor. Kurdun fikri koyunu yemekse bizim de birbirimizi yeme derdine mi düşmemiz gerekir? Kan dökenlerin tuzağında siyasî çatışmalara malzeme mi üretmeliyiz? Neden Batı ülkelerinde yok bu? Terör karşısında hemen kenetleniyorlar birbirlerine. Niye yok onlarda kabadayıca suçlayıcı söylemler? Düşünelim artık yeter! Siyasetin vebali sırtımızda yük!