Bugüne kadar kitle partisi kuramadık. Bunu yapamadığımız için de birlik siyasetini
yani iki ana partide çok çeşitli fikirleri kümelendirmeyi başaramadık. Fikir
özgürlüğü adına küçük küçük birçok parti kuruluyor belli kadrolarla ve bekliyorlar
tabelalarının altında. Fikirleri kenarlarda köşelerde kalakalıyor insanların.Niye? Çünkü iki
büyük partinin köşebaşı kadrolarına kendilerini kabul ettirmeleri zor, hatta mümkün değil.
Oysa kitlelerin oyuyla karar veren iki büyük partinin temel ilkelerine göre tercih yapsa
çeşitli fikir sahipleri; birlik siyasetiyle adalet sağlanır, dedikodu ortadan kalkar, doğru bilgi
akışına yol açılır. Kadro partilerinin en büyük handikabı dedikoduyla parti genel
merkezlerine hatalı bilgi akışı, bunun sonucu da yanlış tercihlerin yapılmasıdır. Yanlış
tercih ve kararları ancak kitlelerin oy çokluğu engeller, böylece ileri demokrasiye ulaşırız.
Manas Destanı’nda dedikodunun etkisi bakınız nasıl anlatılıyor? Manas’ın oğlu Semetey
babasının gücüne ulaşıp birliği dirliği sağlamaya çalışırken kuzeninin düşmanlığıyla
karşılaşır. O kuzenin anası Akerkeç bunu önlemek için oğluna şöyle seslenir:
“Ey oğlum, Semetey senin kardeşindir. Analarınız aynı babanın kızlarıdır. Siz kardeş
çocuklarısınız. Çarpışırsanız âlem ne diyecek? Oğlum, bu yapacağın iş akıl işi değil. Sen
onun üzerine ordu sevk edeceğine, armağanlarla yanına git. “Yuvamız bir kardeşim”,
“bölem” deyip onu ziyaret et. O zaman sana istediğini verecektir. Semetey’e karşı
düşmanca hareketine hiç razı değilim.” Oğul Ümetey’in cevabı da şöyledir:
“Kulağıma çalındığına göre halk ‘Ümetey, babasının hakkını aramadı.” diye dedikodu
yapıyormuş. Kimse “Babasının dökülen kanının değerini aramadı.” dememeli. Babamın
hakkını aramaya karar verdim anne!”
Dikkat ederseniz ana öğüdünü verirken “Alem ne der?” diyor. Oğul da kendini haklı
çıkarmak için dedikodu baskısını diye dile getiriyor. Demek ki dedikoduya yol açacak gizli
kalmış ilişkiler varmış. Halk önünde şeffaf olunamamış. Bu nasıl rehber olmalı bize?
İki ana partide toplanan kitlelerin oyuyla doğru bilgiye ulaşmalıyız. Tepeden inme kararlar
dedikodu zemini oluşturuyor. Kararlar, tercihler şeffaflıkla kitle oyuna sunulursa millî irade
tecelli eder. Kimse onlar hakkında dedikodu üretemez. Gerçeğe dayanmayan kötü niyetli
dedikoduların dalga dalga yayılması söz konusu olamaz. Dedikodu süzgecidir
çoğunluğun iradesi, yararlanmak gerekir.İki ana partide özgür fikirlerle birlik siyaseti
için, gerçek demokrasi için kitlelerden doğru bilgiye ve doğru yönetimlere diyor, halkın
nabzını tutan partisiz muhtarlardan bu konuda yararlanabileceğimizi düşünüyorum. Muhtar
temelli yönetim modeli oluşturarak kitle partilerine ulaşabiliriz. 19 Ekim onların günü ilan
edildi, bundan çok etkilendim ve kendilerinin yakından bildiğim derdini dile getirmek için
yazdığım şiiri onlara armağan ediyorum:
Muhtarın derdi
Halkın derdi bende... Gamı, kederi...
Sorarlar ki işin ne, hangi seferi yaptın bizim için de yaktın feneri?
Ey devletim, milletimin kaderi madem ki senin elinde, dinle sesimi,
Lütfen... Dinle tasamı, kıvancımı, sevincimi...
Halkın ışığıyım ben, yanmaktayım bak, dinleye dinleye dertleri.
Sen de dinle beni, ey devletim, sen de dinle...
Dalga dalga... Işık ışık yüreğim
Biliyorsun ki...hırsız önce ışığı söndürür, sonra çalar!
Biliyorsun ki...çalmak istiyorlar demokrasiyi,
Çalmak istiyorlar cumhuriyetimizi...
Yönetimde söz hakkı ver bana, güç ver ki...
Halkıma açık kollarım kapanmasın hiç,
Sözüm söz, ben sönmeyeceğim hiç,
Devletim, milletim için susmayacağım hiç...
Verdiğin güçle çözmek isterim her derdi,
Güç ver bana ey devletim,
Başımın tacı milletim!