Hayat basite alınacak bir oyun değildir. Özellikle, vicdan muhakemesini iyi yapabilen insanlar için hayatta var olmak, büyük sorumluluk getirir. Hayatın tamamı bir karar alma sürecidir. Hayatımızın her anında bir şeylere karar vermek zorunda kalıyoruz. Bu karaların bir kısmı günlük, basit kararlardır. Ne giyeceğimize ne yiyeceğimize karar vermek gibi. Diğer kısmı ise hayatımızın akışını değiştiren kararlardır. Eş seçimi, iş seçimi, eğitim seçimi, arkadaş seçimi gibi. Her karar veriş bir seçimdir. Bu seçim sonucunda bir de vazgeçtiklerimiz vardır. Peki, en doğru kararı verdiğimizden nasıl emin olabiliriz?
Başarılı kararlar veren insanlar, yaşananları tüm çıplaklığı ile görerek, empati sürecini başarılı geçiren insanlardır. Tek şanssızlıkları deneyimsizlikleridir. Buradaki tek büyük şanssızlığı kapatmanın yolu da anlatılan deneyimlere açık olmaktır. Yanlış kararlar veren insanlar ise; karar verme anında sürekli bir sorundan diğerine atlar. Problemin yalnızca tek bir kısmına odaklanıp diğer taraflarını yok sayarlar. Başarılı kararlar vermenin tek yolu insanın kendisini iyi tanımasından ve hedeflerini iyi belirlemesinden geçer. İnsanlar en çok mutsuzken bir karar verme sürecine girer. Bunlar genelde anlık kararlardır. O anlık yaşanan krizin etkisi altında verilen kararlar, soruna sorun eklemeye neden olacak kararlardır. Hedeflerin iyi belirlenmemesi kişiyi hayatta ters yollara saptıracaktır. Bu da yalnızca kişinin zaman kaybetmesine neden olur. Yaşanılan hayat, zamanla ölçülür. Bu sebeple yanlış kararlar kişiyi mutluluğundan, huzurundan edebilecek bir tehlikeye sahiptir.
Mükemmel seçim diye bir şey yoktur. Her kararın bir getirisi ve bir de götürüsü vardır. Önemli olan yaşanılan süre zarfında, insanın kendi yaşamından ve çevresinin yaşamından gidecek olan götürüleri en aza indirmesidir. En tehlikeli kararlar depresif bir ruh haline sahipken verilir. Depresyona sebep olan sorunun köküne inip onunla yüzleşmeden karar vermek, kişiyi daha çok çıkmaza sürükleyebilir. Depresyon anında verilen kararlar, hem kişinin kendisini hem de çevresini büyük zararlara sokabilmektedir.
Şimdi düşünelim: Siz karar alırken kendinizi ve kimseyi kırmamaya mı çalışırsınız yoksa kim ne derse desin ve ne pahasına olursa olsun diyerek mi hareket ediyorsunuz? Bir ipucu; Empatik pazarlar…