Talim Terbiye Kurulu'nun son Türkçe Programının üçüncü sayfasından şu alıntıya dikkatlice bakalım:

'Türkçe Dersi (1-8.Sınıflar) Öğretim Programı, öğrencilerin hayat boyu kullanabilecekleri sözlü iletişim, okuma ve yazma ile ilgili dil becerilerini ve zihinsel becerileri kazanmaları, bu becerileri kullanarak kendilerini bireysel ve sosyal yönden geliştirmeleri, etkili iletişim kurmaları, Türkçe sevgisiyle, istek duyarak okuma ve yazma alışkanlığı edinmelerini sağlayacak şekilde bilgi, beceri ve değerleri içeren bir bütünlük içinde yapılandırılmıştır.

Türkçe Dersi Öğretim Programı; dil becerilerinin ve yeterliliklerinin geliştirilmesini, diğer tüm

alanlarda öğrenme, kişisel ve sosyal gelişme ile mesleki becerileri edinmenin ön şartı olarak

kabul etmektedir. Bu temel kabulden hareketle Türkçe Dersi Öğretim Programı'nın vizyonu;

  1. Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanan,
  2. Kendini ifade eden, iletişim kuran, iş birliği yapan, girişimcilik ve sorun çözme

kapasitesi gelişmiş,

  1. Bilimsel düşünen, anlayan, araştıran, inceleyen, eleştiren, sorgulayan ve yorumlayan,
  2. Haklarını ve sorumluluklarını bilen, öz güveni yüksek, çevresiyle uyumlu, görüş ve tezlerini gerekçe ve kanıtlarla destekleyerek yazılı ve sözlü olarak ifade edebilen,
  3. Okuduklarını anlayarak eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirebilen, sentezleyebilen, okuma ve öğrenmeden zevk alan,
  4. Bilgi teknolojilerini güvenli bir şekilde kullanarak bilgi edinme, oluşturma ve paylaşma becerileri gelişmiş bireyler yetiştirmektir.

Öğrencilerin zihinsel becerilerini geliştirme, iletişim kurma, duygu ve düşüncelerini ifade etme, bilgi

edinmelerinde dilin yeri çok önemlidir.(…)'

Yıllardır savunduğum 'İş İçinde Eğitim Projesi' açıklanmaya çalışılmış sanki. Ancak programın yazarı meramını iyi anlatamamış. Hemen ilk cümlede 13 tane fiilimsi var. Uzun ve fiilimsisi yani yan yargısı bol cümleleri anlamak zordur.O kadar yargıyı birbiriyle ilişkilendirmek kafa karıştırır çünkü. Sözcüklerin gereksiz tekrarı ve yerinde kullanılmaması yüzünden de anlatım bozukluğuna düşülmüş. Anlamak için özel bir çaba gerekiyor. Öğelerine ayıra ayıra tekrar tekrar okumak zorunda kaldım cümleyi.

Öğrencilere Türkçeyi kullanma gücü kazandırılmasının gereğini vurgulayan yazar, kendisi de Türkçeyi doğru kullanamamış. Neden? Açıklamaya çalışalım:

Dil becerileri ve zihinsel becerileri kazanmaları denmiş. Ardından cümlenin son kısmında yeniden bilgi, beceri ve değerleri içeren denmiş, böylece tekrara düşülmüş. Ayrıca dil becerilerinin ve yeterliliklerinin doğru bir kullanım değil. Niye? Hem dil becerilerinin hem de dil becerilerinin yeterliliklerinin denmez. Dil beceri yeterlilikleri olabilir. Bir anlam kargaşası var.

  1. maddede kendini ifade eden, iletişim kuran, iş birliği yapan sözcük öbeklerine dikkat! Kendini ifade eden zaten iletişim kurmuş olmuyor mu?

Noktalama da hatalı.'Türkçe sevgisiyle' sözünden sonra virgül kullanılmamalıydı. Ayrıca 3.maddede bilimsel düşünen ardından virgül değil noktalı virgül olmalıydı. Niye? Çünkü araştırma, inceleme, eleştirme, sorgulama bilimsel düşünme etkinlikleridir. Ayrıca anlayan da sorgulayan sonrasına getirilmeliydi. Çünkü sayılan bilimsel etkinliklerin ardından anlama ve yorumlama gelmelidir. Sıralama yanlışı var.

Son cümle gerekçe bildirme amaçlı kurulmuştur. Bu nedenle uygulamanın açıklanmasından önce verilmeliydi. Daha net anlaşılırdı.

Ders programı yapanlar da dili doğru kullanma işini başaramıyorsa sorun nerede? Henüz bilgiyi kullandıran bir sisteme ulaşamadık. İlkokulda da böyle yüksek okulda da. Kurallar koyulur; hedefler, kazanımlar koyulur ama bir türlü kendi birikiminle, gönlünce yap denmez öğrencilere. Çözüm ne?

Konuşanlara, yazılanlara bak; etkilen; sen de konuşmaya, yazmaya çalış demeli öğrencilere ama belli şiir veya metinlere zorunlu yönlendirmeyle değil. Niye? Her öğrencinin beğenisi farklı olabilir çünkü. Beğenme işi psikolojiktir. Köyden köye, mahalleden mahalleye değişen kültür çeşitliliğine sahip bir toplum değil miyiz? Belli kazanımları, formatlanmış kaynaklara dayandırma yoluyla veremeyeceğimizi, gönülleri hoş tutan malzemeyle eğitim yapılabileceğini anlayalım artık.

Öğrencilerin ilgilerini çekebilecek Türkçe- edebiyat kaynaklarına nasıl ulaştırılacağını ve bu kaynakların onlara nasıl kullandıralabileceğini 'İş İçinde Eğitim Projesi' ile ortaya koyduk. 38 yıl süren deney, gözlem ve araştırmaların somut sonuçlarını açıklıyor bu proje. Yetkililere sunmak istiyoruz.

(Yazdığım 335 sayfalık İŞ İÇİNDE TÜRKÇE EDEBİYAT EĞİTİMİ hakkında genel bilgi)

KİTAP HAKKINDA…

Bu kitap, dilimizi doğru ve etkili kullanma eğitiminin iyi bir rehberi olma iddiasında. İlkokuldan üniversiteye kadar her seviyede Türkçe ve edebiyat ders hazırlama anahtarı.

38 yıllık araştırmalarımız gösterdi ki okullarda belli bir ders kitabına bağlı kalmak öğrenici ve öğreticileri formatlıyor, onları belli bir kalıbın içinden çıkamaz duruma getiriyor.

Yıllardır iddia ettik ki Türkçe ve edebiyat, ders kitapları bağımlılığında sağlıklı olamıyor. Eğitim gören herkes, sınırları çizilmiş müfredatlara bağlı kalarak çok çeşitli kaynaklardan bilgi bütünleştirmeleri yapabilmelidir. Artık bilgiye ulaşmak kolay. Önemli olan neyin, niçin nasıl verileceğini bilmektir. Eğiticinin görevi bu rehberliği yapmaktır. Sınıflarda, bilgisayar ortamlarında, akıllı tahtalarda yığın bilgi aktarmanın kalıcı bir öğrenme gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bilgi kullanılarak kalıcı olabiliyor çünkü.

Bu kitap, kalıcı öğrenme için eğitene de eğitilene de rehber. Türkçe-edebiyata ait ne varsa uzun süreli bir çalışmayla biriktirildi, bilim insanlarıyla görüşmeler yapıldı, öğrenme ortamları ve yöntemleri tespit edildi ve herkesin kullanımına sunulabilecek duruma getirildi.

Her seviyedeki müfredata ışık tutabilecek güçte olduğuna inancımız tam. Ders hazırlamak isteyen herkes aradığı her şeyin özünü bu kitapta bulabilecektir.

Doğru anlamak ve anlatmak; güzel okumak, konuşmak, yazmak amacına ulaşmak için iş içinde eğitim, yani bilgileri hayatın içinde kullandırma etkinlikleri düzenledik. Anlamlandırma, anlatma, bölümleme, bütünleştirme, sorgulama, inceleme, canlandırma çalışmaları içinde bilgi kullandırdık hep.

Yalnızca sözü değil; müzikle duygu dilini, dansla beden dilini de kullandırdık. Böylece dilimizin ruhsal ve bedensel yapımızla bütünleşmesini sağladık. Zaman zaman görsel zenginlikler de yarattık ki duygu, düşünce, düş ve hayaller zenginleşsin.

Kazanılan Türkçe ve edebiyat bilgilerini kullanabilme gücünün, sınavlarda da gösterilebilmesini sağlamak için metin-şiir irdeleme ve düzenleme etkinliklerine uygun testler, araştırma-inceleme soruları da verdik.

Kitabın kullanma kılavuzu girişinde açıklanmıştır.

Türkçe ve edebiyatı, 'iş içinde eğitim' anlayışının sorunsuz uygulanabildiği ders durumuna getirdiğimize inanıyor; başta öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, velilerimiz olmak üzere dilini hatasız kullanmak isteyen herkese iyi bir eğitim kaynağı olmasını diliyoruz.