Terör, Türkiye'nin içerideki gündemi kadar Batının gündemini de işgal etmektedir. Sürecin başladığı günlerde, uzun süre yurtdışında bulunan, Kemal Burkay'ın ülkemize davetini hala anladığımı söylersem yalan olur. 'Eski dost düşman olmaz, koyun derisinden post olmaz' sözünü tersine çevirerek; 'Eski düşman dost olmaz, koyun derisinden post olmaz' sözü buraya tam uygundur. Televizyonda ve 80 milyon insanın karşısında, İran, Türkiye, Irak ve Suriye'de bulunan Kürtler için 'Zaten bölünmüş halde idiler, birleşseler ne olur. Onların bu hakkı değil mi? ' diyerek, sözü bu kadar ileriye götürebilen bir zat-ı muhteremdir. Diğer anlayamadığım bir husus ise, PYD'nin herhalde başkanı olan, Salih Müslim'in Türkiye'ye davetidir. Türkiye'nin bastırması ile Cenevre'de resmi görüşmelere katılamayan bu şahıs da dolaylı olarak muradına erecektir. Türkiye'deki birisi de, PYD'nin Cenevre'de temsil edilememesi ile Suriye'ye barışın gelemeyeceğini ve bir ayağının eksik olduğunu iddia etmektedir. Açık olarak ifade etmek gerekir ise, ben Barzani'ye de güvenemiyorum.

2011 yılında ABD'nin etkisi ile bozulan, Suriye-Türkiye ilişkilerinde ülkemiz çok zararlı çıkmıştır. İşine gelmediği için, bu müttefikimiz ise, tam 180 derece dönerek, PYD'nin ve Beşar Esad'ın yanında yer almıştır. Türkiye'nin Suriye meselesinde beraberce hareket edebileceği bir grup veya devlet bulunmamasına karşı, ABD'nin en önemli müttefiki Kürtler ve özellikle de PYD'dir. PYD, Türkiye'nin bastırması ile saf dışı kalmakla birlikte, Salih Müslim'e ABD tarafından sesini çıkarma biz vaziyeti senin lehine kotarırız sözünü almış olmalıdır. Onun için de Salih Müslim 'Türkiye'nin Cenevre'de yapacağı bir şey yoktur' sözünü kullanmaktadır.

Bir önceki makalemde üzerinde durduğum gibi, PYD için burada bir statü çıkar ise, pek şaşırmayacağım. Bu toplantı, karşılıklı grupların biraraya gelerek, haklılıklarını ortaya koyup, sonuca gidilecek bir toplantı değildir. Bütün problemler, patronların dediği şekilde halledilmeye çalışılacaktır. Zira, kabul etmeyenlere abanın altından sopa gösterilecektir.

Bu toplantı için verilen süre 6 ay olmasına rağmen; bu sürenin sonunda, bir yere varılabileceğini de zannetmiyorum. Bunun kanıtı ise ortadadır. Ortadoğu'da bir ülke gösteriniz ki, diğer bir ülke ile dostluk içinde olsun. Tarih süreci içinde olmamışlar ve şimdi de asla olamayacaklardır. Onun için de Cenevre'de grupların karşı karşıya gelmeleri imkansız hale getirilmiştir. Her zaman esefle izlediğim, hepsi de Müslüman olan bu gruplar icazeti, Hristiyan ve Musevilerden almaktadırlar. Çünkü, etnik ve mezhepsel ayırımların had safhada olduğu bir alandır ve çoğunluğu Müslüman olan gruplar, birbirlerini kıyasıya öldürmekte, bunun sonucunda kin ve kan deryası içinde boğulmaktadırlar. Benim Cenevre'deki toplantıdan iki bakımdan ümidim yoktur. Birincisi, bu grupların anlaşmaları mümkün olmayacaktır. Diyelim ki, Rusya ve ABD'nin bastırması ile bir noktaya geleceklerini var sayalım. Buradaki alınan kararalar nasıl uygulanacaktır. Çünkü Cenevre'deki grupların yaptırım güçlerinin olduğunu zannetmiyorum. İkinci olarak şunu söyleyebilirim ki, bu toplantılar, Kıbrıs'ta olduğu gibi senelerce sürebilir. Bunun anlamı şudur ki, Ortadoğu'da kan, bizi de içine alacak şekilde alabildiğine devam edecektir. Bunlara bir şey daha ilave etmek isterim ki, bu toplantıyı organize eden Batılılar da samimi değillerdir. Niçin samimi olsunlar ki, Ortadoğu'daki karışıklıklar onların ekmeğine yağ sürmektedir. Saygılarımla.