Bir insan bilmediği, tanımadığı bir başka insana ya da insanlara nasıl
kumpas kurar, nasıl sahte delil üretir ve tüm ahlaksızlıkların üzerine
cinayetlerin en büyüğünü işleyerek bir de 'mahkûmiyet' kararı verir,
verebilir? Beyni bir ideolojiye, bir taassuba kiralamak yetmez,
vicdanları da bir arsız, bir ahlaksız hırsa ipoteklemek gerekir.
Belki de ipoteklerin en namussuzu, kaldırılması en zor olanı ve hatta
hiç mümkün olmayanıdır, vicdanlar üzerine konulan ipotek. Kurtuluşu
yoktur, kaçmak, başka ülkelere iltica etmek de çare değildir o
ipoteğin yükü altında kıvranmaya. Bir başka ülkede yaşamak, hem korku
hem de vicdan azabı altında yaşamak! Yasaların korkusu değildir sadece
söz konusu olan; o kumpasa düşürülmüş mağdurlardan birisinin bir gece
ansızın rüyaya girmesi ya da bir sabah bir köşe başında pat diye
insanın karşısına çıkmasıdır daha kötüsü, daha korkuncu. Buna yürek
dayanır mı?
Şu kadar bin ya da bu kadar milyon lira hangi yarayı sarar, hangi
yaşanmamış yılı geri getirir ve hangi kaybolmuş/kaybettirilmiş umudu
geri döndürebilir? Bu kadar mı ucuz bu değerler ya da bir vatanseverin
onurunu da satın alacak kadar kıymetli para mı tedavülde?
'Bağırsak temizlemek' gözü yaşlı siyasetçilerin dilindeki kadar basit
ve ucuz mu? Puştluğun, kumpasın hatta kişiye kurulan kumpastan da öte
orduya vurulan darbenin adını 'bağırsak temizlemek' olarak telaffuz
eden ucuzluğun hesabı sorulmayacak mı? Ahirete mi kalacak bu sorgu ve
bu hesaplaşma?
Kaçanlar ve dün onlara alkış tutanlar sanmasınlar ki bu dava bu
dünyada görülmeyecek; sanmasınlar ve heveslenmesinler ki ahirete
kalacak? Hayır; tarih ve zaman doğru akmaya başladığında, bir bir
açılacak dosyalar ve hukuk adına hukuka indirilen o aşağılık
balyozların hesabı tek tek sorulacak o kalemleri tutan kirli ellerden
ve o ellere hükmeden karanlık kafalardan, ipotekli vicdanlardan.
İnsanoğlu unutsa da tarih unutmaz. Kaçmanın çare olmadığını, bir
zamanlar kendi ayağıyla gelip teslim olan nice onurlu insanları 'kaçma
şüphesi var' diyerek zindanlara tıkanlar başta olmak üzere, sahte belge
hazırlayanlardan yalancı şahitlere ve onları bulup piyasaya sürenlere
kadar herkes tarihin yargısında verecek hesabını.
Hırpalanan, örselenen, darmadağınık edilen milli ordu, bugün onları
dağıtanlar dahil herkesin özgürlüğü ve yaşama hakkı için yine ihanetin
üstüne gidiyor. Ve yine aslan parçası evlatlarını gözünü kırpmadan
şehadet makamına yolcu etme pahasına hedefe yürüyor.
Yahya Kemal Beyatlı Milli Mücadele'nin o karanlık günlerinde Allah'a
'Galip et, çünkü son ordusudur İslamın' diyordu. Ben de bu ordu için
Allah'a 'Galip et, çünkü son umududur bu milletin' diye dua ediyorum.
Allahım, onların emeklerini, milletin umutlarını boşa çıkarma…