Ünye İkizce Çaybaşı Akkuş Çevresi Sivil Toplumun Sesi Platformu (ÜNİÇAP) 3. toplantısını Akkuş'ta yaptı. Toplantıya 30 oda, sendika ve dernek temsilcisi katıldı. Bu ÜNİÇAP üyelerine Akkuş Kaymakamı Sayın Hüseyin Atilla ve Belediye Başkanı Sayın İsa Demirci de yörenin sorunları hakkında bilgilendirme sunumu yaptı. İkisi de bir an önce Ünye-Akkuş-Niksar yolunun ihalesinin yapılarak hayata geçirilmesinin, organik tarımın, Akkuş fasulyesinin ve organik yumurta üretiminin, beyaz patatesle ilgili Ordu Üniversitesi'yle işbirliğinin, safari turizmiyle ilgili sürdürdükleri çalışmaların, Akkuş'ta yapılacak yarı açık cezaevinde işlenecek orman ürünlerinin ekonomilerine yapacağı katkıya dikkat çekti; ÜNİÇAP üyelerinin desteğini istedi ve özellikle ağaç işlemeciliği yapacak yarı açık cezaevi projesinin Ordu Üniversitesi Akkuş yerleşkesinde orman ürünleriyle ilgili olarak iki bölüm açmasına da neden olacağını vurguladı.

Sunumları ilgiyle dinlendik ve beğendik. Toplantıya katılan tüm STK temsilcileri olarak kendilerine teşekkürlerimizi ilettik ve belirtikleri bu konuların destekçisi ve takipçisi olacağımızı oy birliğiyle bildirdik.

ÜNİÇAP Akkuş üyeleri sunumlara ek olarak ortaya bütün ülkenin sorunu iç göçün Akkuş'ta aşırı olduğuna dikkat çekti. 84 binden 24 bine inen Akkuş nüfusunun yerinde geçinemeyen insanlarımızın türkülere yansıyan gurbet derdinin göstergesi olduğu herkesi düşündürdü.

Akkuş, İkizce, Çaybaşı Ünye'ye göçüyor. Ünye Nereye? Samsun'a Ankara'ya İstanbul'a…Bu kanayan büyük bir yara! İstanbul yaşanamaz bir kalabalığa niye ulaşıyor durmadan. 500 binin üstünde Ordulu İstanbul'da. Yüz yıl öncesinden şair Bedri Rahmi Eyüboğlu ' İstanbul Anadolu'ya taşınamayınca, Anadolu İstanbul'a taşınıyor büyük bir iştahla, bir canavar sofrasına döndü İstanbul!' demiş ama kimse dert etmemiş bu doğru sözü.Tersine göçü sağlamak için iş bulma derdi bitirilmeli; yatırımlar büyük kentlere değil, yerinin özelliği iyi gözetilerek küçük il ve ilçelere kaydırılmalı. 'Artık iç göçe dur demek zorundayız!' fikri yürüdü durdu içimde konuşmaları dinledikçe...

Toplantıda ayrıca ÜNİÇAP'ın yeni logosu oylanarak kabul edildi. 29 Mart günü akşamı Çaybaşı' nda toplanmak üzere Akkuş'tan ayrılan STK temsilcilerinin bu örnek dayanışması tabandan gelen hareketin gür sesi gibiydi. Yönetimi ağacın gövdesi kabul ederseniz dalların o gövdeye bağlı STK'lar, vatandaşların da o dalların zenginliği yapraklar olduğunu kabul etmelisiniz. Ağaç dalıyla yaprağıyla gürler. Halkın yönetimle ilgisini böyle somutladığımızda, STK temsilcilerinin önemi açığa çıkar. Akıllı iktidarlar, halka sivil toplum temsilcilerini iyi takip ederek ulaşabilir.

Bugünlere gelinceye kadar STK temsilcileri, kendilerine ışığı sunan yaprakların yani halkın sesini yönetimlere ulaştırabilmiş midir? Hayır. Çünkü iktidar sahipleri tabandan hareketin önüne kendi politikalarına uygun aracılar seçmiş göndermiştir. Tabandan hareket yön verememiştir öne koyulan aracılara, hep onların tasarrufları halkı yönlendirmiştir. Bunun istisnası bazı yörelerimiz vardır belki, bilemiyorum ama ÜNİÇAP öndeki aracıların estirdiği rüzgara yelken açmıyor. Ne başkanı var ne de yönlendiricisi. Her bir temsilcisi halkın sesini sunan bir elçi, yani dal olma derdinde. Sorun hangi STK temsilcisini ilgilendiriyorsa direksiyona o geçiyor ve diğerleri ardında güç oluyor. Birlikten güç doğuyor yani. Bu, bütün ülkeye model bir taban hareketi. Hareket, yönetimlere deney, gözlem, araştırmaların yanında halkla iletişimin sonucu bilgi sunma işlevi yapma amacında. Siyasîlere de hiçbir bağımlılığı yok, bütün üyelerin amacı, halkın temayülünü temsil etmek. Kimse kimsenin önünde de ardında da değil. Üyeleri biraraya getirmek için kendi aralarından koordinatörleri var, bilgilendirme yapacakları konuyla ilgili görüşmeler yapmak üzere oluşturdukları yürütme kurulları da var. Bu modelle duyulacak Ünye, İkizce, Çaybaşı ve Akkuş'un sesi; dertlere derman arayışının temsilcisi bütün ÜNİÇAP temsilcilerini yürekten kutluyorum.