İnsan her türlü güçlükle savaşabilir.Çoğu kez başarılı da olur. Fakat insanın yenik düştüğü,çaresiz kaldığı anlar da olur. Böyle zamanlarda önünde dağ gibi duran en önemli geçit vermez engel kalbinin sesidir. Hiçbir yükseklik, bu sesin aşılmasını sağlayamaz. "Dağ ne kadar yüksek olursa olsun yol onun üstünden aşar." dense de bu söz kalp için geçerli değildir.

İnsanın ruhunda,gönlünde çiçek açan sevgi tomurcukları, baharın gelişiyle ,karı yaran kardelen çiçekleri gibi,kalbimizi kaplar. Bütün her taraf bahar çiçekleriyle bezenir.Gönlümüz de bundan nasibini alır, hayatın zorluklarına karşı bizi güçlü kılar. Başarılı da oluruz.Her türlü başarı ve başarısızlığın altında insanın azmi ve dirençsizliği yatar.

Biz sevgi ve aşk medeniyetini temsil ediyoruz. İnanç noktasında maddeyi işlemişiz,hamur gibi yoğurmuşuz. Günümüzde postmodern anlayış, kalbi yok sayarak insanı ruhsuz, köksüz ve kendi değerler dünyasından koparmak suretiyle rüzgarın önüne düşen yaprak gibi savurmaktadır. Günübirlik yaşamak ,derinlemesine düşünememek ,yüzeyselliğin tuzağına düşürmek postmodernizmin rüyası olmuştur.

Bize doğru olarak sunulan ,küresel güçlerin dayattığı egemen kültürler postmodernizmin hayat kaynağıdır. Onlarsız yaşayamazlar .Bizler kendi iklimimizde ,bizi var eden ,kalbimizin sesini bizimle yabancılaştırmadan buluşturan kendi uygarlığımızın değerler bütününe enerji katmalıyız. Bütün insanlık bizden bunu bekliyor.