Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan katıldığı 'İmam Hatip Gençlik Buluşması'nda 'Gençler, dünyada bütün oyunlar, halkı Müslüman olan ülkelerde oynanıyor. Bakıyorsunuz, 'Allahu ekber' diye öldüren Müslüman. Aynı şekilde 'Allahu ekber' diye ölen de Müslüman. Böyle bir durum olabilir mi?' diye konuşmuş.

Suçlusu oyunu oynayanlar mıdır oynatanlar mı ayrı bir konudur ama ne yazık ki doğrudur, 'Allahu ekber' diyerek ölen de Müslümandır öldüren de. Ama bu yeni ve bugüne has değildir. Kökü derinlerde bir illettir.

Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük ustalarından birisi olan Metin Erksan Hocanın çekilmemiş bir senaryosu vardı Medine Müdafaası üzerine. Kendi ağzından dinlemiştim. Fahrettin Türkkan Paşa Medine'yi savunmaktadır. İçeride bir avuç Mehmet, dışarıda çekirge sürüsü İngiliz askeri ve onlarla birlikte bize, din kardeşine kurşun sıkan Arap asisi.

Çölde sabah, güneş henüz doğmamış, tam namaz vakti. Bir Mehmet Medine surlarının üstünde bir sağa bir sola gidip gelerek nöbet tutmakta. Bir başka Mehmet sabah ezanı okumak için minareye çıkmakta ve bir Arap asisi dışarıda kum tepesinin arkasında bir tilki uykusunda.

Minareye çıkan Mehmet elini kulağına kor ve ezan okumaya başlar. 'Allahu ekber, Allahu ekber…' Kum tepesinin arkasında tilki uykusundaki Arap uyanır, surun üstündeki Mehmet'i görür. Tüfeğini doğrultur, 'gez-göz-arpacık' nişan alır, 'Allahu ekber' der ve tetiğe dokunur. Surdaki Mehmet' Allahu ekber' der ve düşer. Şehit olmuştur.

Budur bir koca coğrafyanın Müslüman Osmanlının elinde çıkıp Hristiyan İngiliz'in eline geçişinin kısa ve öz hikayesi. Sonrasında o coğrafyanın bölünmesi ve kan gölüne dönmesi var. Hala bitmeyen bir ümmet kanı ve hala dolmayan bir kan gölü. Her geçen gün şiddetlenen bir kardeş kavgasının yıktığı devletler/devletçikler ve parçalanmış, bölünmüş, dağılmış ve çağı yakalamakta düşmanlarının gerisinde kalmış bir ümmet.

Tamam, 'oyunu kuranlar' ve 'sahneye koyanlar' acımasız kanlı katiller, tamam onlar tepeden tırnağa suçlu ama oyuna gelenlerin, başkasının oyununda rol alanların hiç mi suçu yok? Biri kanlı katilse diğeri de hain, en azından aptal. Ona da bir çift sözümüz yok mu, olmamalı mı? Tamam, İngiliz ajanı Lawrence suçlu da onun işbirlikçi Arap Şerif Hüseyin Masum mu? Tamam, İngiltere'nin Mısır Valisi Mac Mohan bize düşman da onunla Osmanlı topraklarını paylaşım anlaşması imzalayan Şerif Hüseyin dost mu?kendi geleceğini doğru kurgulaması ancak geçmişini doğru okumasıyla mümkündür. Tarihi şu veya bu etnik, sosyal, mezhepsel ve ideolojik sebeplerle çarpıtanlar, en büyük kötülüğü İslam alemine yaptıklarının farkındalar mı? Farkında olsalar tarihi çarpıtmaya aynı fütursuzluk ve sorumsuzlukla devam ederler mi? Ne dersiniz?