Hizmete girdiğinde ülkemizin yeni Amiral Gemisi olacak TCG Anadolu Savaş Gemimizin 'Sac Kesim Töreni' cumartesi günü gerçekleştirildi.

225 metre uzunluğunda tasarlanan L 400 Borda numarası verilen TCG Anadolu Savaş Gemimiz, pek çok açıdan ilkleri barındıracak. LPD (Çıkarma gemisi) ve LHD (Helikopter Gemisi) karışımı ve benzeri pek bulunmayan bir gemi olarak tasarlandı. Geminin en üstünde pist bölümünde 8 tane gelişmiş savaş helikopteri barındırıyor ve F35B sınıfı 5. nesil savaş ve avcı uçakları da iniş yapabilecek şekilde dizayn edilmiş. Güvertesi gerektiğinde küçük bir uçak gemisine çevrilip uçakların rahatlıkla iniş - kalkış yapabileceği şekilde tasarlanmış. 4 Mekanize Çıkarma Aracı (LMC), 2 Hava Yastıklı Çıkarma Aracı (LCAC), 2 Personel Çıkarma Aracı (LCVP) 13 Tank, 27 Amfibik Çıkarma Aracı (AAV), 6 Zırhlı Personel Taşıyıcı (ZPT), ve 33 adet çeşitli askeri araç kıtalar arası taşınabilecek.

Çok amaçlı olarak tasarlanan TCG Anadolu, tam teçhizat ve araçlı bir amfibi komando taburunu taşıyabilecek, içinde aynı zamanda ameliyathane, yoğun bakım üniteleri, diş tedavi üniteleri ve enfeksiyon odalarının da bulunacağı en az 30 yataklı bir askeri hastanede barındıracak. Olası bir deprem veya felaket durumunda yatak kapasitesi artırılıp 5000 mağdur vatandaşımızı misafir edebilecek donanıma sahip. Milli gemimizin 350 sabit personeli ve 200 karargah personeli olacak. 56 uçuş personeli ve hastane için 50 askeri personeli olacak, 550-800 arası bir amfibi komando taburunu taşıyacak. Geminin silah ve savunma sistemlerini ASELSAN ve Havelsan üretecek.Ege,Akdeniz ve Karadeniz de görev yapacak olan Amiral gemimiz ihtiyaç duyulduğu, görev verildiği veya savaş gibi durumlarda Hint Okyanusu ve Atlantik Okyanusu'na da rahatlıkla Mehmetçikleri taşıyabilecek..

Neden bu gelişmeyi sizle paylaştığıma gelince.

Birincisi üreten, sanayileşen ve demokratikleşen bir Türkiye için yerli üretim kabiliyetinin artırılması gerçeğini hatırlatmak için. İkincisi ise geçmişte yaşadığımız acı gerçekleri tekrar gündeme getirmek için.

Bizim kuşak 1974 Kıbrıs Barış Harekatımız sırasında ülkemize uygulanan silah ambargoları nedeniyle elimizin, kolumuzun bağlanmak istenmesini unutmamış bunun için yerli savunma sanayimizin geliştirilmesi konusunda hemfikir olmuştur. Ancak geçmişte yaşanan benzer ve daha acı olayları unutmamak gerek. 'Birinci Dünya Savaşı öncesi İngiltere'ye iki zırhlı savaş gemisi veren Osmanlı İmparatorluğu, zor ekonomik koşullara rağmen halkımızın da desteğini alarak gemilerin ödemelerini zor da olsa gerçekleştirmiştir. Sultan Osman veReşadiye isimleri verilen zırhlı gemilerin söz konusu dönemde İngiltere Bahriye Nazırı olan Wilson Churchill tarafından önce yapımı geciktirilmiş, akabinde el konulmuştur. 28 Temmuz 1914 tarihinde bedelinin büyük bir kısmı ödenmiş olan, bakiye 650.000 lirası bankada bloke edilen ve el konulan zırhlı gemileri teslim almaya Rauf Orbay başkanlığında giden ekip eli boş dönmüş, zırhlı gemilere el konulduğu 3 Ağustos 1914 tarihinde bizzat Churchill tarafından açıklanmıştır.'

Söz konusu iki gemiyi inşa etmek üzere anlaşmalara imza koyan Amstrongs—Vickers şirketleri hala İngiltere'de faaliyetlerine devam etmekte. Aradan 100 yıl geçmesine rağmen, şirketin ismini "DefenceSystems Ltd." olarak değiştirdiği ve İngilizlerin en köklü şirketi olduğu, an itibariyle iki zırhlı savaş gemisi yapımı için Osmanlı İmparatorluğu'ndan tahsil edilen ücretlerin ülkemize iade edilmediğini sizlere aktarmakta fayda görüyorum.

Yine ülkemizin bölücü terör örgütü ile verdiği mücadelede kullandığı savunma araçlarının yedek parçalarını vermek istemeyen, geciktiren ülkeleri de unutmamak gerek!..

Sonuçta sadece savunma sanayinde değil üretim/hizmet alanlarının tamamında yerli üretim/hizmet yapımızı oluşturmanın, kritik dışa bağımlılık oranını azaltabilmenin stratejik açıdan önemini aklımızdan çıkarmamamız, çıkarttırmamamız gerekiyor.

Sağlıcakla