Halkın sesini duydukça ülkemdeki muhalefet yetersizliğine üzüntüm gittikçe artıyordu. Derken siyasi hikayesiyle halkın ilgisini çeken, yerinde hareket ve konuşmalarıyla takdir toplamış Sayın Meral Akşener'i Mavi Ceket yazımla dikkatlere arz etmiştim. Erdemliler hareketinde de kısa süre yer almış, ancak sonra MHP'de siyasetini sürdürmüştü. Orada da çok dikkat çekici liderlik özellikleri gösterdiğine de tanık olduk.

Sayın Akşener, köklerimizden yansıyan daha büyük bir dava ortaya koyacak umudunu filizlendiriyor gibiydi yerinde çıkışlarıyla. Akıllıca muhalefetiyle bizim olan değerlerin bütünleştiği Türk- İslam davasını, erdemliler hareketiyle adım adım geleceğe yürüyen adalet ve kalkınma davasıyla yoğurabilir düşüncesindeydim.

Türk- İslam davasıyla yoğrulmuş büyük milletimin tarih boyunca adalet ve kalkınma davasına hep özlemi vardı. Halkın sesinde yansıyordu bu dava hep. Erdemliler hareketiyle başlayan bu büyük dava, büyük kalkınma hamlelerini de gerçekleştirdi, büyük dönüşümler yaptı ve halkın teveccühünü kazandı ancak bu davayı daha ileri götürmek için güçlü muhalefete de ihtiyaç vardı.

Sayın Akşener içinde yoğrulduğu Türk-İslam davasıyla bu davayı bütünleştirerek büyük milletimin her kesimin de teveccühünü kazanır umudundaydım. Adalet içinde kalkınan ve destanlarımızdan yansıyan dünyaya model olabilecek Türk- İslam medeniyetinin ihyasına katkı yapar diyordum. Harekete Türk Mavisi ceket giyerek başlamış, ekranlarda boy göstermişti. Milletin bir ferdi olarak heyecanlandırmıştı beni. Milletime hayırlı olsun, bağrından yeni bir lider daha çıkardı demiştim.

Geçen akşam CNN Türk ekranında onunla yapılan bir söyleşiyi izleyince şaşırdım doğrusu. Sayın Akşener Gezi kalkışmasını haklı gösteren ifadeler kullanıyordu. Kulaklarıma inanamadım önce, nasıl olur bu dedim? Türk- İslam davasını ülkü edinmiş bir lider, nasıl olur da böyle bir sokak hareketine arka çıkabilir? Türk tarihi içinde sokak hareketleriyle millet yönetimine hizmet edilmesi görüldü mü?

Buradan halkın sesinde duyduğum şu gerçeği bir kere daha tekrarlamak isterim: Adalet ve kalkınma davası, bir partinin davası değil, milletimizin tarihî bir davasıdır. Unutulmamalıdır ki iktidara talip olanlar, adalet ve kalkınma davasını herhangi bir partiye mal etmemeli; sürekli olarak onarıma, üretime dayalı projeleri, uygulamaları ortaya koymalıdırlar. Çatışma kültürünü tetikleyici açıklamalarla oy devşirmeyi bu millet artık tasvip etmiyor. Milletin beklentisi adalet ve kalkınma davasına sahip çıkılması ve sürekli iş üretilmesidir. Akıllı siyasetçi millî meselelerde ortaya çıkan olumsuz sonuçları, terör olaylarını, sokak hareketlerini tartışma konusu yaparak iktidarları yıpratacağını, böylece oyunu artıracağını falan düşünmemelidir. Millet bu dersi defalarca verdi!