Ülkede bugün yaşananları
çözümlemenin
anahtarı,
dünde gizlidir...
Gelin o anahtarı
hep birlikte
arayalım mı?..
Önce, 2. Abdülhamit'ten başlayalım
öyleyse...
Osmanlı'nın modernleşmede
önünü açan, yurdun her köşesinde yüzlerce okul yaptırıp,
kız çocuklarının
öğrenim görmelerini
sağlayan Abdülhamit'in
başına gelenlerden...
Bugün bile övgüyle
söz edilen birçok büyük
proje, onun döneminde
gündeme gelmişti. Mesela,
Ordu-Sivas "Dereyolu" projesi
onundur...
100 yıllık proje 2017'de hayata geçecek
ve bu yol sayesinde, Karadeniz, en kısa süre içinde
Akdeniz'e bağlanacaktır...
İstanbul'da bugünlerde ortaya
atılan ve yapılan birçok proje de onun fikridir...
Anlatacak çok şey var elbette...
Bence en önemlisi;
Osmanlı'nın tüm borçlarının silinmesi
ve kendisi hakkındaki kara propagandanın
bitirilmesi karşılığında,
bugünkü Kudüs ve çevresinde
toprak satın almak isteyen Yahudilere
verdiği cevaptır:
' Ceddim o toprakları kanlarını dökerek almıştır, o toprakları almak isteyenin aynı şekilde kanını dökmesi gerekmektedir'
Egemen güçler,
boş durmamış,
Avrupa hayranı birtakım aydınlar da
onların tezgahına gelmiştir...
Kadere bakın ki;
onun tahttan indirildiğine dair
kararı tebliğ eden
4 milletvekilinden sadece biri
Müslümandır. O 4 kişinin arasında,
Abdülhamit'ten parayla toprak isteyen
Yahudi kökenli Emanuel Karasu da vardır...
Bırakın padişahı,
sıradan insan için bile
kahredici bir durum değil midir?..
O yüzden ona haksızlık yapılmasını
vicdansızlık, sayarım...
Mustafa Kemal Atatürk'le
devam edelim...
Bütün olumsuz şartlara rağmen
Milli Mücadele'yi başlattığında,
İstanbul başta olmak üzere
ülkenin her yanı işgal altındaydı...
Silah arkadaşlarıyla birlkte
Samsun'a çıktığında,
Kurtuluş Savaşı'nın ilk adımı atılmıştır...
Samsun o yüzden İlkadım şehridir...
Anadolu'yu emperyalizme
karşı örgütleyen bir büyük asker ve siyasi deha
Mustafa Kemal ile arkadaşlarına
çok şeyler borçlu olduğumuz
bir gerçektir...
Bugünlerde yeniden hortlayan
Sevr ve benzeri anlaşmaları
yırtıp atan da büyük lider
Mustafa Kemal Atatürk,
yıkılmış, bir imparatorluğun
küllerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni
kurarken,
"Bağımsız Türkiye" idealiyle
ülkeyi yeni baştan
inşa ediyordu ama İngiliz ve Amerikan mandacıları
ile Avrupa'nın uşaklığını
yapan işbirlikçiler,
yine tezgah peşindeydi...
6 Mart 1922'de Meclis'te
yaptığı konuşmada onlara seslenerek,
"Hangi istiklal vardır ki, yabancıların nasihatleriyle yükselsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir" demiştir...
Bu milletin birlik ve beraberliğiyle kazanılan
bu zafer olmasaydı;
bugün camilerden ezan sesi yerine
çan sesleri yükselmeyecek miydi?..
Anlatacak çok şey var elbette...
Ona haksızlık yapılmasını
vicdansızlık, sayarım...
Bugünün sırrını çözecek
o gizli anahtarı
aramaya devam edelim...
Atatürkçülük adına
yola çıkıp,
12 Eylül İhtilali'ni yapanlar,
yine onun önemle üzerinde
durduğu kurumlar ile partiyi kapatmadı mı?..
Amerikalılar, ihtilali yapanlara
"Bizim çocuklar" dememiş miydi?..
Ülkeyi küresel güçlerin
kucağına oturtmaktan
başka işe yaramayan
bir darbe,
bağımsızlık isteyen
sesleri kısmıştı...
Bugünü çözümleyecek
o gizli anahtara daha çok yaklaştık...
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni
itibarsızlaştırmak için
düzmece belgelerle
deneyimli komutan ve askerler ile
ülkesi için yüreği çarpan gazeteci-yazar, bilim adamlarını
cezaevlerine atanların arkasındaki
küresel güç kimdi?..
Türkiye'yi zora sokmak için
Avrupa başkentlerinde
her türlü hainliği göze almış
piyonlar, kime
hizmet ediyordu?..
Farklı terörist grupları,
biraraya getiren
"Üst Akıl"ın
gerçek amacı neydi?..
Cevap Atatürk'ten gelsin:
"Bağımsızlığımızın düşmanı olan, bizi ekonomimizi geliştirme gayretinden, böylece kalkınma hedefimize erişmekten alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış bedhahlar, dış düşmanlardır. Bunlar ülkemizi sömürge yapmak isteyenlerdir, bunun için de uyanmamızı, kalkınmamızı istemeyenlerdir.
Ancak, bizim için dış düşmanlardan daha zararlı, daha öldürücü birileri daha vardır ki onlar da iç bedhahlardır, aramızdaki hainlerdir. Bunlar (Biz büyük bir devletin yardımı olmaksızın varlığımızı koruyamayız) der, dış düşmanlara yanaşır, onlara hizmet ederler. Ulusal bağımsızlığımızın en büyük düşmanı, asıl bunlardır. Çünkü onların işbirliği olmasa, dış düşmanlar zerre kadar zarar veremez bağımsızlığımıza."

Anahtarı bulduk işte...
Açın akıl kapılarını
ve ülkede
yaşananları
bir kere daha
hatırlayın!..
Doğum günün kutlu olsun, ATAM!..