Millî kültürümüzde başarısızı görevde tutma yoktur. Dede Korkut Hikayeleri'ne bakınız, orada çocuğun adı nasıl koyulur? Boğaç Han, adını gücüyle boğayı yere serince almamış mıdır Dede Korkut'tan? Atilla ne söylemiştir devlet yöneteceklere? 'Başarısızı görevde tutma, başarılı olanın da bir gün yerine gelebilir diye önünü tıkama!' diyen o değil midir? Feyz almamız gereken ilk İslamî destanımızın kahramanı Manas, kendi milletinden ve dininden olmayan Çinli Almambet'i sağ kolu yapmamış mıdır? Örnekleri çoğaltmak mümkün. Tarihimiz boyunca gücü ve başarıyı baştacı eden milletimiz; arsızlığın, yolsuzluğun, kayırmacılığın arttığı dönemlerde karanlık ve kaos yaşamıştır hep. Başarıya açılan yollarda yürüdükçe de yükselmiş, ilerlemiştir.

Günümüze bakalım şimdi. Kim başarıyı öne alıyor, başarısını yeterli bulmadığını görevde tutmuyor? Başarısız muhalefet, diktatörce diyor ama bütün mensuplarının mesajını ayakta dinlediği kim? Saygı uyandırmak, baskı ve zulümle olabilmiş midir hiç? Gıpta edilmenin, saygınlık kazanmanın yolu gösterilmiş başarılar değil midir? Tarih böyle yazmıyor mu?

2001 yılında doğan Erdemliler Hareketinin lideri, hiçbir başarılı iş yapmamıştır da onun zulmünden korktuğu için mi milletin yüzde ellisi oy veriyor? Bugün Başbakan görevine bütün delegelerin oyuyla gelen kim? Hem de yirmi gün gibi kısa bir süre içinde. Yolları, alanları, rayları, tünelleri, hızlı trenleri, tüp geçitleri yaparak başarısını lafla değil, işle gösteren değil mi? Sayın Başbakan'ın tercih rüzgarı estiyse bizim millî kültürümüzün başarı odağından esti. O odak elbette ki liderin organizasyonudur. Bunu kayırmacılıkla yapsaydı, kendini herkes ayakta dinlemezdi. Ey muhalefet bu gerçeği gör artık ve yarat liderini ve göster sen de gücünü, başarını; bırak boş sözler etmeyi, sokak hareketlerini özendirmeyi, hakaret hamasetli söylevleri!..

Ana muhalefetin hakaretlere boğduğu lider, sırtından geçinen, tabanına Allah'ın düşmanı kibirle bakan birçok üst düzey mensubuna rağmen halkın teveccühünü kazanmayı sürdürüyor. Bir de onlar olmasa düşünün gerisini… oy yüzde seksenlere çıkar alimallah! Onları Lütfen İnin Başbakanın Sırtından başlıklı yazımda da eleştirmiştim. Yeri ve zamanı gelince kol kırılır yen içinde de demeyecek, yine de eleştireceğim. Ana muhalefetin yaptığı gibi kimseyi küçültücü, aşağılayıcı konuşmam asla ama halkın hoşuna gitmeyen işleri yapanları da kibir içinde olanları da kim olurlarsa olsunlar eleştiririm. Bu benim hakka hizmetimdir. Kayırmacılığın değil başarının öne çıkmasını sağlamaya hizmet böyle olur. Her gerçek bilinsin ve sürekli başarı ödüllensin ki milletimiz 2001 öncesi kaosuna bir daha dönmesin!

Sözün özü şu: Siyaset başarıya odaklanmalı ki adalet ve kalkınma tecelli etsin. Sayın Devlet Bahçeli bu bağlamda çok kötü örnek olmuştur sevdası vatan, millet olanlara. Başarısızlığına rağmen kurultay yok diye davasına sahip çıkmak isteyenlere direndi… direndi… ama tutturamadı. Nihayet kurultaya boyun eğmek zorunda kaldı ama şimdi de diyor ki aday olanlar şahsımla yarışacak(!)Hayretler içindeyim. Bu ne kendini beğenmişlik, bu ne kibir ya rabbim! Hangi başarıyı gösterdin de yarışacaksın ki? Halkta kabul gören kim, iktidar partisinin yaptığı gibi kamuoyunu iyice yoklasan da onu onure etsen ne olur! Başarıdan güç alamayan bu hırs niye?

Partisinin oyunu yarı yarıya düşürene, Atilla'nın öğüdünü dinlemek düşer bence. Başarısızın çekilmesi öğüdünü yani. Sayın Bahçeli, MHP delegelerinin oyunu gerçekten alarak yeniden seçilirse heyhat (!) Bu baraj altı kalmak demektir. İnşallah delege kayırmacılığı değil, başarıyı gözetecektir.

Siyasetle uğraşanların iyi görmesi gereken gerçek şu: Millet başarı diyor, kendisi için kim başarılı işler yapmış ona bakıyor ve iktidarı başarıyla törpüleyerek daha iyi çalıştıracak güçlü muhalefet istiyor.

Kurban olayım baktığını gören göze!