Güven kavramı insan hayatından en önemli kavramlardan birisidir. İnsanlar bildiği, tanıdığı ve güvendiği insanlar ile paylaşım içerisine girer. Bireysel yaşamda güvendiğimiz insanlar ile daha çok şey paylaşırız. Örneğin onlara dertlerimizi, sıkıntılarımızı ve sevinçlerimizi aktarırız. Onlar nazarında biz güven tesis etmiş isek onlar da bize sevinçlerini, dertlerini, üzüntülerini anlatır.

Organizasyon için de durum bundan farklı değildir. Bir şirket içerisinde güven tesis edilmemiş ise o şirketin başarıya ulaşma şansı yoktur.

Güvenin tam olarak tesis edilebilmesi için yerine getirilmesi gereken şartlardan birisi ekip üyelerinin birbirlerine karşı dürüst olmasıdır. Bir şirket içerisinde ekip üyeleri birbirine karşı dürüst değil ise veya şirket içinde insanlar birbirlerine karşı dürüst davranmıyorsa; o şirket ekip ile değil kadro ile çalışıyor demektir.

Güvenin oluşabilmesi için ekip üyelerinin birbirlerini iyi anlıyor ve birbirlerinin yerine kendilerini koyuyor olması gerekir. Başka bir ifade ile ekip üyelerinde empati yeteneğinin gelişmiş olması gerekir.

Güvenin olduğu ekiplerde ekibi oluşturanlar, birbirlerine karşı mesafeli durmazlar. Yani rahatlıkla birbirlerini eleştirebilirler. Türk toplumunun en büyük sıkıntılarından birisi eleştirilme korkusudur. Bir kişi başkasını eleştirdiği zaman eleştirilen kişi bu durumu kişilik haklarına yapılan bir saygısızlık olarak algılamaktadır. Halbuki eleştiri kişiye değil kişinin iş yapış şekline yapılmıştır. Bu tür ekiplerde ekip üyeleri birbirlerinin hatalarını rahatlıkla ifade eder ve bu ifade ediliş şeklinden alınmazlar. Çünkü burada esas olan iştir.

Birbirine güvenen ekiplerin sahip olduğu özelliklerden birisi de toplantılarda kendilerini rahat bir şekilde konuşuyor olmalarıdır. Eğer bir ekipte insanlar konuşmuyor, sadece yöneticinin dedikleri onaylanıyor ise orada ekip değil kadro vardır. Burada yöneticinin övünmesi gereken şey ne kadar iyi bir kadroya sahip olduğudur!!!

Toplantılarda ekip üyeleri rahatça konuşabilmelidir. Ekip üyeleri konuşmalı ki toplantıda farklı fikirler ortaya çıksın ve bu fikirlerin arasından da şirketi başarıya götürecek ana fikir ortaya çıkmış olsun. Bu şekilde toplantıda fikrin beyan eden her kişi kendisine değer verildiğini düşünür ve şirkete karşı aidiyet duygusu gelişir ve artar. Aidiyet duygusu artan kişi şirkete daha çok katma değer yaratır.

Bir toplantıda katılımcılar konuşmalara katılmak yerine sosyal medyada geziniyor, whatsapp gibi uygulamaları sıkça kullanıyor ise bu durumda toplantının verimsiz olduğu gerçeği ortaya çıkar. Bu durumun ortaya çıkmasının en önemli nedeni de ekip üyelerinin birbirine karşı güven duymaması ve 'nasıl olsa benim dediğim dikkate alınmıyor o halde neden katkı getireyim' düşüncesidir.

İşletme içerisinde ben dili ve sen dilinin kullanılması da şirket içerisinde güven duygusunun gelişmesine veya gelişmemesine neden olur. Ben dili kullanan kişi karşısındaki kişiye değer verdiğini ve onu önemsediğini hissettirir. Sen dili kullanan kişi ise bu duygunun tam tersini verir.

Hiç derslerini çalışmıyorsun, ne kadar tembel birisin, sana verdiğim görevleri neden hep eksik yerine getiriyorsun gibi sen dili kullanılan cümleler şirket içerisinde güven duygusunun oluşmasına en büyük engellerden birisidir.

Güvenin tesis edildiği bireylerden oluşan bir toplum ve bu toplumun içinde var olan şirketlerde çalışan insanların da güven dolu olması dileği ile…