'Sadece elli-altmış yıl yaşamak için bu dünyaya geliyor ve yeri doldurulmaz saatleri, bir yıl içinde kendimizin ve herkesin unutacağı şeyleri kara kara düşünerek geçiriyoruz. Hayır! Yaşamımızı dişe dokunur işlere ve duygulara, büyük düşüncelere, gerçek aşklara ve kalıcı şeylere adayalım. Çünkü hayat küçük olmayacak kadar kısa.'

İnsanlığın büyük ve muhteşem eseri, bir amaçla yaşamayı bilmektir. Bir amacı olan insan için hayat yaşamaya değerdir.

Yaşamın kısa olduğu hepimizce bilinmektedir. Aslında hızlı yaşamanın ötesinde hayatın bir anlamı olmalı. Bu koşuşturmada hayatımızı anlamlı kılacak kalıcı eserler ortaya koymak için çaba sarf etmeliyiz. Dünyanın daha yaşanabilir bir duruma gelebilmesi için yapmamız gereken çok iş var.

Yaşamak, nefes alıp vermenin ötesinde bizim için ifade ediyor? İnsan olmanın getirdiği sorumluluklarımız nelerdir? Aşka, sanata dair düşüncelerimiz nelerdir? Estetik kaygı ve güzellikler hayatımızı şekillendiriyor mu? Bütün bu sorular bizim bilinç düzeyimizle alakalıdır. Aslında kendimize bu gibi soruları yönelterek yaşamak, hayatı bizim için çok anlamlı ve yaşamaya değer kılar.

'Ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığın önemlidir.'

Bir nergis çiçeği ölmüş. Çayırdaki çiçekler, ırmaktan birkaç damla su istemişler, ona gözyaşı dökmek için.

'Bendeki tüm su damlaları gözyaşı olsa, nergis için dökeceğim yaşlara yetmez. Onu çok severdim,' demiş ırmak.

'Nergisi kim sevmezdi. O kadar güzeldi ki…' diye yanıt vermiş, çayırdaki çiçekler.

'Gerçekten güzel miydi?' diye sorunca ırmak,

'Senden iyi kim bilebilirdi bunu? Kıyında eğilip suyunda kendi güzelliğine bakardı her gün, 'demişler.

Irmağın yanıtı şöyle olmuş:

'Onu sevmemin nedeni, bana eğilip baktığında, suyumun yansımasını görmemdi gözlerinde…'

'Yaşamın kutsamasıdır aşk, erdemsiz kalanlara erdem verir de onları temizler. Şu dünyanın iğrenç kirliliğinde bir ateştir arındıran altını artıktan, bir bahardır kış toprağında saflığın bir gül gibi açmasını sağlayan.' Diyor Oscar Wilde,

Kısacası hızlı yaşamanın ötesinde hayatın bir anlamı olmalı…