Demokratik bir ülkede siyasi partiler demokratik yaşamın ayrılmaz parçalarıdır. Yalnız, garip olan şudur ki, siyasi partilerdeki önemli husus ise, bir partiye başkan seçilen, başarılı olsun veya olmasın partinin ayrılmaz kadrolu başkanıdır. Tüm demokratik ülkelerde parti başkanlarının, parti üzerinde, bizdeki kadar bağlayıcı olmadıklarını görüyoruz. Orada esas olan partinin yapısıdır. Ayrıca bizde olduğu şekilde, büyük bir çoğunlukla, parti başkanı başbakan veya cumhurbaşkanı da olmayabilir. Ülkemizde ise bütün her şey parti başkanına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İşte demokrasimizin en zayıf tarafı da budur. Kedi olarak hayatında bir fare tutmamış veya diğer deyimle bir seçim kazanmamış bir partinin lideri yerinde durur ve kimse de onu yerinden indiremez. Çünkü parti tüzükleri bir başkan olanın, her halükarda başta kalmasının sağlayacak şekilde yapılmıştır. Bunun yanında, parti başkanının etrafını saran ve çıkar peşinde koşan yağcılar ise, onun parti için bulunmaz Bursa kumaşı olduğunu her zaman söylerler. Dikkatle izleyecek olursanız, devamlı seçimlerde kaybeden liderlerin partilerinin oy oranları artmak bir tarafa azaldığı da bir gerçektir. Bir seçimde, bir önceki seçime göre oy oranı azalarak, ancak barajı aşabilen ve yarı yarıya milletvekili azalan bir parti liderinin, 'Milletvekili sayımız azaldı, ama kaybetmedik, ezilmedik' demesinin anlamı nedir? Demokrasi sözünü ağızlarından düşürmeyen liderlerin, seçimi kaybetmelerinin ertesi günü istifa etmeleri kadar doğal bir şey yoktur. Bu böyle olmadığı takdirde, parti demokrasinin bir unsuru olmaktan çıkarak iş, parti padişahlığına dönecektir. Her dediğinin kanun olduğu ve bunun sonucu olarak yağcıların iş başında olduğu bir partiden ne bekleyebilirsiniz. Bu sebepten ülkemizde yağ üretimi kafi gelmediği için, her yıl bir milyon tona yakın likit yağ ithal edilmektedir. Parti içinde demokrasi yok iken, iktidar olunca ülkeye demokrasiyi getireceklerine nasıl inanabiliriz, inanabilirsiniz.

İşte demokrasimizin en zayıf tarafı da budur. İlahlaştırılan liderlerden demokratik bir idare beklemeniz de mümkün değildir. Burada kimileri diyecektir ki, değiştirilen parti başkanı, bir önceki parti başkanı kadar başarılı olabilir mi? Burada iki ihtimal vardır: Başarılı olunabilir ve bu parti için ve ülke demokrasisi için bir kazançtır. Başarılı olunamadığı takdirde, bir başkasının başarılı olması için, fırsat ortaya çıkar. Tüm bunlardan sonuç alınamaz ise, parti ortadan kalkar ve bu da ülke demokrasisi için kazançtır. Demokrasi, başarı idaresidir. Başarılı olamayan kim olursa olsun istifa, anayasal hak olduğu gibi ülkenin çıkarınadır. Eğer, hep başarısız olanlar idare eder ise, ülkenin bir adım ileri gitmesi mümkün değildir. Demokrasinin bitpazarı ile ilişkisi olmamalıdır. Bir partinin başarısının en önemli kriteri, seçimlerde oylarını artırarak, iktidara talip olmasıdır. Muhalefet görevinin verildiğini söyleyen bir parti liderinin yerinde bir dakika bile durmaması gerekir. Ayrıca, iktidardaki partilerin de başarılı olma gereği ortadadır. Eğer ülkeyi aldığı zamana göre, GSMH'dan fert başına düşen gelir artmamış, gerek tarım ve gerekse sanayide üretim artmamış, ihracat artmamış ve ülke dışa bağımlı ise, bu iktidarın başarılı olduğunu kimse söyleyemez. Çünkü iktidarların sebebi hikmeti, ülkede yaşayan insanların refah seviyelerini yükseltmektir. Üretimden daha çok laf üretiliyor ise, bu ülkede demokrasinin geliştiğini söylemek mümkün değildir. Demokrasinin birinci kuralı ya başarılı olursun, hayırlıdır; ya da istifa edersin, hayırlıdır. Saygılarımla.