Elbette bu benim bayramım değil. Bu ancak benim kederim, tasam yeisim. Bu benim yasım.
Ramazan Bayramı acılarla geldi . Adrasan ve Olympos yangınlarının üzüntüsünü yaşarken , ardından Atatürk Havalimanı'ndaki cinnet ve vahşet ile yoğrulduk.
Ne düşüneceğimizi ne diyeceğimizi bilmiyorum.
Zaten devlet büyükleri gerekeni söyledi. İhtimaller ve zafiyetleri gözardı ettik.
Oysa bu olay yirmi gün önceden sızdırılmışken ne yazık ki 50 ölü ile bu tabloyu da rafa kaldırdık.
Güvenlik zafiyeti yok. İstihbarat zafiyeti yok. Sadece 50 ölü var.
Son bir yıldır onlarca patlama ve ölüler.. Ardından klasik ve alışagelmiş sözler.
Laflar... Laflar…

İki kişi ya da daha fazla kişilerin teknolojiyi kullarak bilgi iletişiminde bulunmasıdır telekomünikasyon.
Ancak demokratik ve yasal haklarımız gözardı edilerek sosyal medyaya kısıtlama getirildi.
Bu ülkede ne zaman bir infial olayı olsa. hemen iletişim yasağı geliyor.
Yani 3 maymun oynanıyor. Görmem , duymam , söylemem...
Her gün her yerden ölüm haberleri . Her yerde ölüm kol geziyor.
Tesadüfen yaşadığımızı düşünüyorum artık.
Adrasan ve Olympos yangınlarında insan kaybı yok.
Adrasan ve Olympos yangınında Türkiye'nin ciğerleri yandı.
Kaplumbağalar, kuzular , kuşlar karıncalar yanarak can verdi.
Bir söz vardır. "Allah ölümün de hayırlısını versin " derler...
En ızdıraplı ölümün yanmak olduğunu düşünüyorum...
Adrasan da Olympos da nice canlar yandı..
Atatürk Havaalanı'nda çocuklar yandı. Ocaklar söndü.
Bu ülkede hiç mi hayırlı ölüm olmaz?
"Allah ölümün de hayırlısını versin " diliyorum hepimize.
Allah bayramın da hayırlısını versin…

BU SICAK YAZ GÜNLERİNDE ;
SOKAK HAYVANLARI İÇİN BİR KAP SU
BİR KALP SEVGİ...