Bulunduğun konumda başarılısın, hak ettiğin takdiri görüyor ve ödüllendiriliyorsun.

Biliyorum ki başarıya ulaşmadaki amacın asla sana yöneltilen övgü dolu sözcükler duymak değil. Çünkü sen herkesin ulaşması gereken yere ve duruşa sahipsin, ne mutlu sana ki yaptıklarınla o duruşun bir değere dönüşmüş.
Elde ettiğin başarınla hak ederek ödüllendirilirken, sorumluluk kavramını da benimsemişsin.
Ben, tek başına bir birey değil; çevremle beraber bir bütünüm demişsin.
Günümüz toplumunda böyle model olabilen ne kadar insan vardır acaba?
İşte o modellerin vitrine çıkarılması teşvik anlamında çok önemli.
Hele de bu kişiler çocuklarımız ise bu değerin anlamı çok daha artıyor.
Zaten artık o değer kendi yakın çevresiyle beraber toplumun da kazancı olmuştur.
Geleceğimizi bırakacağımız, toplumsal sorumluluğu yaşayan ve yaşatmaya aday çocuklarımız, özellikle günümüzde paha biçilmez bir değer olarak ön plana çıkıyor.
O çocuklarımızdan on bir yaşındaki Azra TANRIVERDİ OMÜ Vakfı İlkokulu öğrencisi. Eğitiminden ödün vermeyen, gurur abidesi Azra, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da okul birincisi.
Başarılarından dolayı herkesin övgüyle söz ettiği kızımız mutlu. Ama kendisiyle beraber çevresini de mutlu eden davranışı çok anlamlı. Azra, daha küçük yaşında yaşamı kendiyle sınırlandırmayan bir olgunluğa erişmiş. Sosyal bir varlık olma düşüncesindeki bakış açısını, vicdani duruşuyla pekiştirmiş. Ve başarısının getirisi olan hediyeleri, hastalıklarla mücadele eden çocuklara yönlendirmiş.
Resmin asıl vurgulanması gereken yeri burası değil mi?
Azra'nın aldığı hediyeleri 'Bunları okuluna gidemeyen, oyun oynayamayan lösemili çocuklarla paylaşmak istiyorum.' sözlerinin anlamı çok büyük.
Kendisi ve ailesiyle tanıştığımızda gözlerinden mutluluk ışıkları saçan kızımızı tebrik ederken, ailesine de böyle bir değeri topluma kazandırdıkları için teşekkür ettik.
Aile 'Azra, Allah'ın bize bir lütfu' dedi. Lütfedilen varlığa değerleri işlemek ise ailelerin görevi olsa gerek. Günümüzde böyle değerleri kazanmak ve kazandırmak hiç kolay değil.
Bu boyuta ulaşmış toplumsal değerlerin maddi ölçütü kesinlikle yok.
Başkalarının mutluluğuyla mutlu olmaya çalışmaktır, en büyük değer.
Azra kızımız da onlardan biri.
Bu değerler toplumsal kucaklaşmalarımızın önemli bir ilacı. Azra'nın sergilediği duyarlı tutumun, hastalıklarla mücadele eden tüm hastalarımıza ve onların yanından bir an olsun ayrılmayan fedakar, cefakar ailelerimize ''umut'' olması dileğiyle.
Teşekkürler Azra ve ailesi.