n
n
n
n
n Bir kutsal bayramı daha geride bıraktık. Darısı hem fertler hem millet hem de ümmet olarak daha coşkulu, daha mutlu ve daha huzurlu olarak idrak edeceğimiz bayramlara.
n
n
n
n Bayramdan geriye her zaman olduğu gibi yine bir türlü azalmayan/azaltılamayan trafik kazaları, acemi kasap sakarlıkları ve boğalarla yaşanan kaçıp kovalama manzaraları kaldı. Bir de siyasilerin gazetecilere bayram bahşişi vermesi. Başbakanla başlayan bayram harçlığı uygulaması sonunda Samsun’a geldi dayandı.
n
n
n
n Kimi kıdemli gazeteciler çok ağır eleştirdi Başbakan’dan “bayram harçlığı” isteyen genç muhabiri. Kimileri de yanlış bulmakla birlikte iyi niyetine ve gençliğine vererek bağışlama yolunu seçti.
n
n
n
n Basının temel sorunu bir muhabirle Başbakan ya da muhabirlerle bir il başkanı arasındaki espri ağırlıklı bayram harçlığı değildir. Pek şık karşılanmasa da çok masum bir gençlik hatasıdır bu. Üstelik saklı gizli de değildir. Kendi fotoğraflarını kendileri çekip haberini de okuyucuya kendileri taşıyor.
n
n
n
n Basının asıl sorunu bu “masum gençlik hatası” değil gazete patronları ya da üst kademe yöneticilerinin patronları ve/veya kendileri adına siyasetçiler, siyasetçi olma sevdasındaki bürokratlar ve bazı iş adamlarıyla girdikleri saklı gizli ilişkilerdir. Kamu kaynaklarının siyasetçilerle siyasete hevesli bürokratların pohpohlanması, yalan haberler, vıcık vıcık yağ kokan yorumlarla uçurulması ya da yanlışlarının görmezden gelinmesidir. Üstelik de bütün bunları siyasetçinin ya da siyaset heveslisi bürokratın namusuna havale edilmiş tüyü bitmedik yetimlerin hakkı kamu kaynaklarıyla yapılmasıdır.
n
n
n
n İşin bir de faturasız kısmı vardır. Kamuyla iş yapan fedakar(!) ya da bir başka ifadeyle çaresiz(!) müteahhitten gayrı resmi(!) alınan paranın şantajcıya yine gayrı resmi olarak ödenmesi vardır. Görünür de kamu kaynaklarına dokunulmamıştır ama o fedakar(!) müteahhide minnettar kalınmıştır. Onun faturası da bir gün bir başka şekilde yine tüyü bitmedik masumun rızkından tahsil edilir elbet.
n
n
n
n “Yandaş basın” diyorlar, hayır, bunların adı yandaş basın değil “besleme basın”dır. Yandaş basın kendi ayaklarının üzerinde duran, kendi kanatlarıyla uçan ve kendi rızkını kendi emeğiyle sağlayan insanların herhangi bir siyasi lidere, partiye ya da bir yetkiliye sahip çıkmasıdır, onlardan yana duruş koymasıdır. Ona saygı duyarım berikinden nefret ederim. Birisi bir fikri inancın, bir idealin dik duruşudur öbürü ise kölenin efendisi, beslemenin ağası karşısındaki halidir. Kısacası kamu kaynaklarından beslenerek o kaynağın asıl sahibi olan kamuya ihanettir.
n
n
n
n “Besleme” tek günahkarı değildir o sahtekarlıklar cehenneminin. Bir de kendi namusuna emanet edilen kamu hazinesini bu beslemelere peşkeş çekenler var. Zaten onlar olmasa bunlar olmaz.
n
n
n
n Gençlerin masum hatalarını tartışmak yerine ustaların büyük günahının üstüne gitmeye ne dersiniz?
n