Doğruluğunun bir kaynağı olmaksızın sosyal medyada dolaşan bir haber var. Paylaşımcıların iddiasına göre, haber NASA'dan geliyor. Haberin içeriği şu şekilde; ''Nasa; şu anki hızıyla 6 yıl içinde dünyaya çarpması beklenen asteroid eğer engellenemezse, 15 atom bombası etkisinde bir patlamaya neden olacağını tahmin ettiklerini açıkladı. Şu an nereye çarpacağı belirlenememiş olan asteroidin okyanusa düşmesi halinde dünyayı etkileyecek daha büyük bir felakete yol açabileceği söylendi.'' Açıkçası, sosyal medyada dolaşan bu asılsız dedikodudan pek etkilenemedim. Ancak bu haberin altına yapılan ciddi yorumlara kayıtsız kalamadım.
Çoğu yorum bunun gibi bir olay umarız olur şeklindeydi. ''En azından bir kere acı çekeriz ve her şey biter artık daha fazla dünyaya maruz kalmaktan daha iyidir.'' Şeklinde yorumlar var. Bu dünyadan nasıl yara almışsak ya da nasıl yara alanlara şahit olmuşsak, artık son gelsin istiyoruz. İngiltere vatandaşı bir kullanıcı şöyle demiş; Zamanı çoktan gelmişti. Umarım asteroid engellenmez. İnsanların birbirini katletmesinden daha güzel bir haber bu. En azından daha fazla günah işlemeyeceğiz insan olarak...'' Birçok DÜNYA vatandaşının da buna benzer yorumları var ortak paydanın kararı şu sosyal medyada; sakın dokunmayın asteroide çarpsın...'' Gelelim bu haberin Türkiye'deki paylaşım yorumlarına... Yorumların çoğu gençlere ait ''YGS gelmeden çarpsın...'', ''Madem çarpacak neden okuyoruz biz?'' Kesin haberse gerçekten artık şu ders çalışmayı bırakmak istiyorum. Ayrıca umarım böyle bir şey olur ve rahatlarız...''
Asılsız olduğu NASA'nın böyle bir açıklamayı bu kadar soruyla bırakıp insanları asla bu kadar tedirgin etmeyeceğinden anlıyoruz. Zaten konumuzun dışında kalıyor bu haber. Ancak yorumlar hayatın içinden. Dünya'da birçok zulmün olduğunun farkındayız. Ancak, YGS'ye hazırlanan, okuyarak hayatını kazanmak isteyen genç insanlar dünyanın sonu geleceği gibi bir habere bu yorumları yapıyorlar. Bu gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Bu gençleri toplum ya da aileler olarak psikolojik koruma altına almak zorundayız. Hayatta en dayanılmaz şeylerindan biridir ruhsal-psikolojik baskı. Bu baskının en büyük sebebi yaşanılan kaygıdır. Sürekli devam eden bir kaygı ile yaşamak gerçekten çok zordur. Sınav sistemi gençlerin kaygısını artırıyor. Bir öğrenci 1 soruyla 17 bin öğrenciyi eliyor. Yani, sistem başlı başına bir kaygı unsuru. Buna bir de ailenin, öğretmenlerin, yakın çevrenin baskıları eklenince; kaygı daha çok artıyor. Sonuç olarak asılsız bir habere yapılan bu yorumlar ortaya çıkıyor.
Yetişkinler olarak dünyanın ne kadar zor ve çoğu zaman dayanılmaz bir yer olduğunu biliyoruz. Bireysel olarak Dünya'da yaşanan zulümlerin çoğunu engelleme şansımız yok. Ancak, gençlerimizin üzerinden bu baskıyı geri çekmek bizim elimizde...