Cezaevleri; denetimli serbestlik ve "erken
tahliye" olarak da adlandırılabilecek işlemlerle boşalıyor...
Önceki gün "Kader mahkumları" başlıklı
yazımda,
"Irza geçen, kasten adam öldüren, silahlı ve bombalı
terör olaylarına karışan,
yolsuzluk ve sahtecilik yapanlar
dışında,
"Kader mahkumu" olarak
nitelendirilenlerin
tahliye edilmesi gerektiğini"
belirtmiş, yazımı da şöyle bitirmiştim:
"Kader mahkumları dışarı, hainler içeri"
Dün sabah, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ müjdeyi verdi...
Bakanlık, tahliye edilmeyecekler arasında
benden farklı olarak;
"özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar"
"uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti"
"devlet sırlarına karşı suçlar" ve
"hırsızlık"
suçlarından hüküm giyenleri
açıkladı...
Bozdağ'ın
verdiği bu müjdenin ardından, dün öğleden sonra da
güzel bir gelişme yaşandı...
"Atabeyler davası"nın
tek hükümlüsü
pilot yüzbaşı Murat Eren de
tahliye edildi...
Medya, "Kumpas davalarının son mağduru"
ifadesiyle, haberi "öncelikli" yani "flaş"
olarak verdi...
Eren, gerçekten de kumpas davalarının
"son mağduru" muydu?..
Medyanın aklına, "Kumpas davalar" denildiğinde,
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy,
Oda TV, Askeri Casusluk ve Devrimci Karargah
geliyor...
Oysa, FETÖ'nün düzmece belgelerle
mahkum ettirip mağduriyet yaşattığı bir yığın işadamı var...
Eski cemaatçılar,
o işadamlarına
kurulan
kumpasları, TV ekranlarında
açık seçik anlatıyor...
O işadamları da isim isim
kimlerin kendilerinden para istediğini
her fırsatta söylüyor...
Ve işin garibi,
bu kurulan
kumpasları
devlet de biliyor...
Bu yüzden medyanın kullandığı "son mağdur" ifadesi;
iftiralarla hayatları karartılan
insanların "yeniden yargılanmaları"
sağlanmadıkça,
"son" olmayacak!..
İnfaz yasasındaki
bu düzenlemelerin ardından
sıra, "yeniden adil yargılanma"
konusuna gelecek...
Ve yıllarca çekilen bu "kahır azabı"
bitecek!..
"Eylül"ü bekleyin,
demedi demeyin!..