Malazgirt Zaferi'nin 945. yılını idrak etmiş bulunuyoruz.
26 Ağustos'un milli bayram günü olarak ilan edilişini istememizin dayanağı Sayın Cumhurbaşkanımızın dünyanın en geniş ve uzun asma köprüsünü hizmete açması değildir. Bu köprü bugünlük olarak dünyanın en uzun asma köprüsü olur, yarın da ikinci, üçüncü ya da bilmem kaçıncı köprüsü olur. Ancak bugünlük olarak dünyanın birinci köprüsü olmasını takdirle ve onurla karşılıyorum.
Benim üzerinde durmak istediğim konu ise 26 Ağustos 1071 yılı Malazgirt Zaferi'nin yıldönümünün Milli Bayram olarak ilan edilmesidir.
Unutmayalım ki, bu zaferin sonuçları yalnız Türk- İslam dünyasını değil tüm ümmeti etkilemiştir.
15 Temmuz darbe teşebbüsü, yalnız milletimizin değil, tüm dünya Müslümanlarının dualarına girdiği gibi 26 Ağustos 1071 ve 1922 de öyle girmiştir.
26 Ağustos Anadolu'yu Türkleştirip İslamlaştırıp vatanlaştırmasından başka bugünkü devletimizin de İstiklal Savaşı'nın zaferle taçlanmasının ilk kararı ve adımıdır.
Malazgirt Zaferi'nin en önemli sonucu Anadolu'nun Türkleşmesini, İslamlaşmasını ve Türklere yeni bir vatan haline getirilmesini sağlamasıdır.
26 Ağustos 1071 zaferi özelde Türk- İslam, genelde ise tüm dünya Müslümanları tarafından büyük bir sevinçle karşılanmış ve Müslümanlar bayram yapmışlardır.
Bizans'la yapılacak bu savaşın kaderi Müslümanların kaderiyle doğrudan ilgiliydi. Sonuçları itibariyle Bedir Savaşı'nı hatırlatıyordu. Bu nedenledir ki tüm Müslümanlar dua için secdelerdeydi.
Halife, bütün camilerde okunmak üzere şu dua metnini göndermişti:
'Allah'ım, İslamın sancaklarını yükselt! Hayatlarını sana kulluk etmek için esirgemeyen mücahitlerini yalnız bırakma!! Alparslan'ı düşmanlarına muzaffer kıl ve askerlerini kuvvetlendir! Zira, o senin rızanı kazanmak , adını yüceltmek için varını, canını ve her şeyini fedadan sakınmıyor. O hak yolunda ve senin dininin üstünlüğü için nasıl cihad ediyorsa sen de onu öylece koru ve düşmanlarını kahret!'
Halka hitap eden kısmında da; 'Ey Müslümanlar! Temiz bir kalb ile İslamın sultanına dua ediniz; küfrün kökünü kazımak ve İslamın sancaklarını yükseltmek için yalvarınız' diyordu.
Malazgirt Savaşı'nı ,' Türklerle kesin hesaplaşma olarak' gören Bizans İmparatoru yapılan barış tekliflerini reddetmiş ve sonuçta da İslam ordularına 'ilk esir düşen Bizans İmparatoru' zilletiyle savaşı kaybetmiştir.
Türk ve İslam dünyası ve medeniyeti ile büyük ilgisi ve önemi olan bu zafer 'MİLLİ BAYRAM' olarak ilan edilmelidir. Tarihçi mütefekkirlerimizin birçoğu bu kanaatedir.Anadolu'nun bu tarihi günü olmasaydı belki de bugün İslam medeniyeti Arap yarımadasında mahkum kalacaktı. Anadolu'yu vatanlaştıran ve bugün de o günün aşkıyla bekleyen tüm şehit ve gazilerimize rahmet, yaşayanlarına da minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Selam ve dua ile…