15 Temmuz'un o karanlık gecesinde

hayatlarını ortaya
koyan binlerce insanın
yazdığı kahramanlık
öyküleri var...
Şehitler verdik,
gazilerimiz oldu...

Dünya tarihi;
o geceye
kadar böyle bir
sevdayı
kaydetmemiştir...

O gece yaşanan
ilginç bir olayı da
ben anlatayım...

Ayhan Dayıoğlu,
Samsunludur. Osmanlı Diriliş Ocakları
Genel Başkanı'dır. Yıllarca cezaevlerinde
yatmış biridir. Eskiler iyi tanır.
Dayıoğlu, "Benimle ilgisi yok"
dediği bir olayla ilgili
hapis cezası alır. İnfazı yanar ve
tutuklama kararıyla
kaçak duruma düşer.
15 Temmuz gecesinin
karanlığından
istifade edip,
kayıplara karışmak varken;
o Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin
kapısına gider. Diğer demokrasi kahramanları gibi
darbecilere direnir. Bu sırada,
açılan ateş sonucunda kolundan
yaralanır. Hastaneye gitmek zorundadır
ama kimlik bilgilerini verdiği anda
yakalanacaktır.
Arkadaşının kimliğinin üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak,
TOBB Hastanesi'ne gider. Dayıoğlu'na ilk müdahale yapıldıktan sonra
o boş durmaz. Cep telefonundan mesajlar atar. Osmanlı Diriliş Ocakları üyelerini
meydanlara çağırır. Ertesi gün olmuştur. Öğleye doğru hastaneden taburcu edilir.

Dayıoğlu, polis kontrolünün
yoğun olduğu Ankara'da
demokrasi nöbetlerine katılır.

Birkaç gün sonra kimliğini kullandığı arkadaşı
onu telefonla arar. Sağlık Bakanlığı,
demokrasi gazisine bir ihtiyacı olup olmadığını sormuş. Arkadaşı,
"Ben değilim" diyebilir mi? Teşekkür edip,
telefonu kapatmış!..
Haksız yere mahkum edildiğini öne süren
Dayıoğlu, hala kaçaktır...

Tankların altından geçen ve önüne yatan,
mermilere göğsünü siper eden,
zırhlı araçları durdurmak için
kamyonunu, otomobilini
hurdaya çeviren,
onlarca askerin doğrulttuğu silaha rağmen
tek başlarına direnen
bu insanlar,
hayatlarını hiçe saymıştır...

Ayhan Dayıoğlu da
kaçıp kurtulmak yerine,
ölümü ve 25 yıl hapis cezasını
göze alarak,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin
önünde darbecilere karşı direnmiş
ve yaralanmıştır...

Kolay işler değil bunlar!..
Dayıoğlu'nu seven de vardır,
sevmeyen de...
Yaptığı iş
doğrudur ve bizim de
görevimiz,
bu güzellikleri
tarihe not düşmektir...