Hayatın hangi alanında olursa olsun eleştiri hiçbir zaman istenilen bir şey olmamıştır.
Eleştirinin kendi disiplini içerisinde bir hedefi, bir amacı vardır. Eleştiri sağlam bir zeminde hareket etmek ister. Kendi doğruları yolunu aydınlatır. Eleştiririci(tenkitçi)sahasının uzmanı olmak zorundadır. Bilmediği bir konuda fikir yürütemez. Bu nedenle eleştirmen nesnel olmalıdır. Kendini yeterince geliştirmemiş ,yetkinliğe ulaşamamış birinin elinde tenkit, yok edici bir hal alır.
Hangi sahada olursa olsun yetişmiş insan yetiştirmek toplumsal bir sorumluluktur. Bu konuda eğitime büyük görevler düşmektedir.İnsan kalitesi bir toplumun en vazgeçilmez hazinesidir.
Ameliyat yapan bir doktorun elinde neşter hastaya şifa veriyorsa, onu sağlığına kavuşturuyorsa, tenkit de sahibinin elinde insanı olumlu düşünmeye götüren bir araç olmalıdır. Bir şeyi eleştirmek çok kolaydır. Önemli olan bir eser üretmektir. Bir sanat eserini tenkit eden iyi bir eleştirmen, eserin anlaşılmasına, okuyucuda daha mükemmel bir hal almasına katkıda bulunur.
Tenkit, eleştiri özgürlük ortamında yeşerir,hayat bulur. Yeteri kadar okumayan toplumlarda eleştiri pek kabul görmez. Eleştiri , hiçbir zaman sempatik bir hal almamıştır. Nerede olursa olsun durum budur. Başka bir açıdan bakınca da birşeyi eleştirmek kolay ,yapmak zordur.
"Dilin kemiği yoktur,ama bir vuruşta adamın sırtını yere getirebilir."
"İnsanlar yalnızca anladıkları konularda konuşsalardı, dünyadaki sessizlik dayanılmaz olurdu."
Kısacası eleştiri olmadan fikir ve sanat hayatımız gelişemez .