15 Temmuz yangınını 7 Ağustos Yenikapı yapımı itfaiyelerle söndürecektik hani? Ne oluyor bize? İthamlar, suçlamalar, karalamalar mı başlayacak yine? Adli yıl açılışının yeri bile tartışma konusu oluyor; sürtüşmek, çatışmak için. Yazık oluyor, ayıp oluyor. Birlik ruhumuzun kaybolması haine, düşmana yaramaz mı? Uzun zamandan beri aynı dava içinde göz önünde olanların birbirine düşmesi ise en acısı! Vebali çok büyük olur bu sen, ben kavgasının.
Millet birbirine düşenlerin çilesini çok çekti, artık çekmek istemiyor. Geçen yazımda ata yoluna davet ettim herkesi ama yangına körükle gidenler çıkmaya başladı. Halk arasında büyük rahatsızlık yaratıyor bu. Ülkeyi yönetenler birbirine düşecek yine endişesini dile getiren sivil toplum mensupları, sürekli arıyorlar köşemi. Niye? Çünkü adaylığım sırasında sormuşlardı bana: Bize gelip sürekli nutuk mu atacaksın ki hep böyle oldu bu zamana kadar, yoksa bizi dikkatle dinleyip isteklerimizi yerine getirmeye mi çalışacaksın? Onlara bir söz vermiştim, danışmanlarım olacaklardı. Seçilmek nasip olmadı ama sözümün gereği dertlerini dile getirmem gerekir. Onlar adına konuşuyorum.
Olmaz efendiler, beyler olmaz böyle! Kol kırılır yen içinde derler ya son açıklamalar kemiğin yeni deldiğini gösteriyor. Dava satrancı yazımda makam mevki için, ikbal için dava adamlarının hırslarını içlerine gömmeleri gerektiğini vurgulamıştım. Adalet ve Kalkınma davasının mensuplarının çoğunun ağabey hitabıyla hep birlikte Türkiye'yiz sloganımızın gereğini atalar, destanlar tecrübelerinden yansıttım durdum hep. Bize ağabey diyenlerden randevu almakta zorlandığım da oldu ama onların birlikteliklerinin önemini sürekli hem bu köşeden hem de kendilerine denk geldikçe vurguladım. Düşünelim biraz! Yen içinden kırık kemikler çıkmaya devam eder ve buna dur diyemezsek, kamuoyu önünde kendimizi nasıl savunacağız? Hangi parmağımızı keseceğiz de yapacağız bunu?
Üst düzeyde hakemlik edecekler, halkın sesini dinleyen kitlesel çalışmalarla bu sen, ben kavgasına dur demeli artık. Kendileri de Namık Kemal'in 'Memleket bitti, bitmedi hala sen ben; bize bu hal ile bizden büyük olmaz düşman' dizelerinin geçtiği şiiri okuyup iyice değerlendirmelidirler. Dedikodu kumpası etkisinden çıkıp birbirleriyle yüzleşmeli, doğru bilgileri somut kanıtlarla ortaya koymalı ve uyum içine girmelidirler.
Oyunlaştırdığım Manas Destanı'ndan alınacak dersleri defalarca yazdım. Şu temel dersi tekrar hatırlatmak isterim: Manas, ana ayrı iki kardeşini hep himaye ettiği halde, ölünce kardeşleri bir olan babalarını da etkileyerek eşi Kanıkey'e ve yetimlerine saldırmışlar ve onları baba ocağına göç ettirmişlerdir. İnsana en yakınındakinin kötülük yaptığının acı tecrübesidir bu olay. Uzak olan sana bir şey yapamaz. Otlak yerdeki yangınla, içten düşman baş edilmez destan öğüdüne dikkat! Sen ben kavgası sonuçlansın artık, lütfen!..
Göz önündeki siyasetçilerimize halktan köşeme gelen önemli sorular var. Sonraki yazıda sunacağım. Lütfeder cevap verirlerse onları da yazarım. Belki de bu rahatlatıcı ve uzlaştırıcı olur. İnşallah!..