Finans sektöründe çalışanlar bilir. Yatırımlarda ideal borç/özkaynak oranı yüzde 50 olarak kabul edilir. Dünyada ise bu kabul yüzde 70'ler mertebesindedir. Bunu şimdilik aklımızın bir kenarına yazalım.

Türkiye'nin en büyük ilk 500 şirketinin 2015'te öz kaynakları 203 milyar TL iken borçları 306 milyar TL olarak saptanmıştır. Çoğu KOBİ olan ikinci 500 büyük sanayi şirketinin ise özkaynağı 35 milyar TL'ye yakın iken bu firmaların borç stokları 56 milyar TL'ye yakındır. Dolayısıyla, ilk 1000 sanayi şirketinin özkaynakları, 238 milyar TL'yi, borçları 361 milyar TL'yi buluyor. Bu da 1000 sanayi şirketinin borç/özkaynak oranının yüzde 150'nin üstüne çıkması demektir ve yüzde 70'lik normların çok üstünde yer almaktadır. (*)

Verilerden de anlaşılacağı üzere ülkemizin üreten yüzleri oldukça yüklü dış finansmanlarla borç yükü altına girerek, çarkları döndürmeye çabalamaktadırlar.

Üreten yüzlerimiz finansman ihtiyaçlarını yurt içi finansman kuruluşlarından (TL ve/veya döviz) ve yurtdışı finansman kuruluşlarından (döviz) karşılamaktadır.

Üreten yüzlerimizin dış finansmanın yüzde 30'luk kısmının döviz kredisi olmasını dikkate aldığımızda, 43 milyar dolarlık bir döviz borcunun olduğunu görebiliyoruz. Buna yurtdışından sağlanan tahmini 40 milyar dolarlık kaynakeklendiğinde, üreten yüzlerimizin döviz yükümlülüğünün 83 milyar doları bulduğu söylenebilir. (*)

Bu rakamlar bize döviz fiyat hareketliliğinin bizi nasıl yakından ilgilendirdiğini de göstermektedir. Diğer bir yandan üreten yüzlerimizin elde ettiği karların büyük bir bölümünün finansman maliyetlerine gitmesini de atlamamak gerek.

Zaman zaman değindiğim ülkemizin dışa bağımlılığı konusunda enerji, teknoloji ve finansman üçlemesinin sürdürülebilir bir yapıya getirilmesi konusu burada da çıktı karşımıza.

Bütünleşik performans yaklaşımıyla konuya yaklaştığımızda finansman konusunda da yapılması gereken ve atılması gereken adımlar aciliyet içeriyor.

Üreten yüzlerimizin uygun maliyetlerde, uzun vadelerde (60 – 120 Ay) finansman ürünlerine ulaşabilmesini sağlamak mecburiyetindeyiz. Bir ücretli ÇALIŞANIN konut yatırımı için 120 ay vadeli finansmana erişimi normal koşullar altında çok kolay iken bir üreten yüzümüzün 120 ay vadeli işletme/yatırım kredisine ulaşımı ülkemizde neredeyse imkansız durumdadır.

Tüketen değil üreten, sanayileşen, demokratikleşen bir Türkiye için üreten yüzlerimizin finansman ihtiyaçlarına yönelik onların içerisinde olduğu durumu analiz ederek çözümler üretmek durumundayız.

Tüm okurlarımın Kurban Bayramı'nı kutlar, sağlık ve esenlikler dolu günler dilerim.

Sağlıcakla
Kadir GÜRKAN

(*) İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez , MMO , Sanayinin Sorunları ve Analizleri (XX) , Eylül 2016