FETÖ terör örgütünün, sözde cemaatinin ülkemize verdiği zarar, tahminlerin çok üzerindedir. İlk nazarda görülen zararlar olarak, yerine asla konulamayacak olan 241 şehidimizi, yüzlerce yaralımızı söyleyebiliriz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerim. Yaralılarımız inşallah sıhhatlerine kavuşmuşlardır. Maddi zarar olarak başta, TBMM olmak üzere, diğer binalarda olan zararlar, askeri gereçlerde olan zararları gösterebiliriz. Elbette, bu maddi zararlar yerine konulabilir, yenileri ikame edilebilir. Yalnız bu zararların milyarları bulduğu da bir gerçektir.

Bu örgütün ülkemizdeki yaygınlığı nispi olarak çok da fazla değildir. Aşağı, yukarı % 2-3 civarında olduğu ifade edilmektedir. Yalnız, teşkilat şemasında da görüleceği üzere, üyeleri çok etkin yerleri işgal etmiş konumda bulunuyorlardı. Darbe sonrasında bunlardan ne kadarının temizlendiği ise belli değildir. Elbette, % 98 Müslüman olan ülkemizde, bu cemaatin militanları bir tarafa, epeyi bir miktarda sempatizanı vardır. 1970'li yıllardan başlayarak, nerede ise iki nesle hitap ederek çok fazla sayıda militan ve sempatizanı etrafında toplamıştır. Özellikle, 1997 yılından itibaren, liderin ABD olması nedeni ile, etkinliğini korkusuzca icra etme durumunda bulunmuştur. Darbeden sonra ise, 60 bine yakın kamu görevlisinin işten el çektirildiğini, 70 bin civarında kişinin soruşturma safhasında olduğuna ve halen daha her gün gözaltına alınmalara devam edildiğine şahit oluyoruz. Böyle gittiği takdirde bu rakam birkaç yüz bini çok geçecektir. Bunlardan kimilerinin mahkûm olacağını ve bunun miktarını söylemek mümkün değildir. Yalnız, tarihimizde rastlanan en büyük mahkûmiyetlerin yaşanacağı gerçeği ortadadır. Kamudan el çektirilenler, elbette tekrar kamuda görev alamayacaklardır. Bu şahısları özel şirketler bile işe almaktan imtina edeceklerdir. Şunu, açık olarak ifade edelim ki, T.C. yasalarını hiçe sayarak, onun aleyhine fiillerde bulunmak çok büyük suçtur. Bu kadar suçlu ile yaşamak ülkemiz için zor olacaktır.

Bu nasıl bir cemaat veya terör örgütüdür ki kendisine bağlanan insanları bu duruma düşürür, bunun akıl ile izahı yoktur. Aileleri ile birkaç milyonu bulacak insanların grubuna kayıp nesiller olarak bakıyorum. Her zaman olduğu gibi, bu terör örgütünün başı ve yamakları kaşanelerde yaşar iken, elemanları zillet içinde yaşayacaklardır. Diğer önemli olan husus ise, tüm olan biten gözlerinin önünde olduğu halde, sonuna kadar devam diyenler de vardır. Fakat bana göre en korkunç tarafları takiyeyi kolayca yapabilmeleridir. Öyle zannediyorum ki, kendilerini Atatürkçü olarak lanse edenler bile vardır. Darbe gecesi okutulan bildirilerinde, Atatürk'ten bahsetmeleri ise, takiyede ne kadar ileri olduklarının göstergesidir. Burada yeri gelmişken şunu ifade etmek gerekir ki, ülkemizdeki tüm darbe ve post modern darbelerde; hep Atatürk'ten bahsedilmiştir. Bunların tümünü kabul etmek bir tarafa telin etmek gerekir. Mustafa Kemal Atatürk, askerlik, din ile devlet idaresinin ilişkisini kesen şahıstır. Bir darbe hareketi yapacaksınız, haklılığınızın gerekçesi olarak da Atatürk'ü kullanacaksınız. Mustafa Kemal Atatürk hayatı boyunca darbe hareketlerinin karşısında olmuştur. Elbette kurmuş olduğu Cumhuriyetin temel felsefesi darbe hareketlerine karşıdır. Lütfen, 1924 anayasasını inceleyiniz, ordunun veya diğer bir grubun darbesini teyit eden bir madde var mıdır? Öyle ise, bütün darbe hareketlerinin gerekçesi olarak ortaya konulmağa çalışılan bu ifadeler yanlıştır. En kısa zamanda, özlediğimiz demokrasiye kavuşmak ümidi ile saygılarımı sunarım.