Tefekkürle emrolunmuş bir muhataplıktır Müslümanlık. Fikretmeyi düşünmeyi, düşünerek fark etmeyi, fark ederek akletmeyi ve sonunda Rabbini bulmayı vaaz etmiş İbrahimi bir dinden; telkinlerle yalan yanlış bilgi edinimlerle ulemalığa yol açılmış bir yansıma olarak dinden, dinimizden bahsetmek mümkündür.

Tefekkür olmayınca Vasat Ümmet olmak da mümkün olmuyor, dolayısıyla çirkin kaba saba bir şekillenme ümmetin resmi Müslüman'ın fotoğrafı oluyor.

Hal böyle olunca, hem dinimizi anlatmak hem kendimizi ifade etmek zorlaştıkça zorlaşıyor. Anlaşılamıyor hiç alakanız olmadığı şekillerden ibaret bir çerçeveye konduruluyorsunuz. Bu durumdan cesaret bulan Batıl, Hakk'a aitmiş gibi Hakk gömleği giyiyor.

Sanırım durumu örnekleriyle açıklamak daha bir yerinde olacaktır.

Meşhur Afganistan Cihadını bilirsiniz. Yeryüzünde bütün Müslümanlar ABD'nin propaganda araçlarıyla hem bu cihattan günlük bilgileniyor hem duygusal olarak fikir dünyaları inanç üzerinden şekillendiriliyordu. Ansızın çıkagelen Hollywood yıldızı Rambo, mücahitlerin kazanmasına sebep oluyordu. Oysa gerçek bambaşkaydı. Fiili Rus işgaline direnen Müslüman duruş, fikren ve duygu dünyasıyla bambaşka bir işgale teslim oluyordu. Öyle sınırlar aşıldı ki, uyuşturucu ticareti ile cihat etmekten bir sakınca görülmedi. Bu ticaretteki asıl kazancı, kimin kazandığı ise hiç fark edilmedi. Bundan dolayıdır ki, bereketi kalmadı inancın o topraklarda. Allah rahmetini bereketini selamını çekti sanırsın. Son durum ve manzara ortada; bu çerçevede Müslüman kimliğinize ayrılan yeriniz, sizi ifade ediyor mu?

50 metre mesafedeki camiye gitmek yerine apartmanının alt katında, tuvaletinin banyosunun alt katında yani, mescit adına ibadethane açanla aynı çerçevede olmak sizi ne kadar mutlu ediyor? Ya inancını ranta dönüştürmüşler?

Dinimizi cemaatine camiasına ait bir gömlek olarak biçmişler? Gelinen nokta felakettir ve bu felaketin çeşitli şekillerine muhatap ümmet başına gelecek musibetlere açıktır.

Bu niteliksizliğe karşın, inanç açısından niteliğin şekle yansımasının en muhteşem örnekleriyle dopdolu bir coğrafyadayız. Bursa Ulu Cami mesela? O caminin o zamanki muhteşem cemaati…

Malumunuzdur Yıldırım Beyazıt Han emri ile 1402'de inşa edildi. Bir yanda da Ankara savaşı vardı unutmamak lazım. Ulu Cami sadece Bursa'nın sembolü şekli değildir. Ulu Cami, bu dinin bu ümmetin nitelik açısından en değerli yansımalarından biridir.

Sadece mimari açısından değil, akustiği değil. Ahşap oymaları velhasıl bütünüyle nitelik abidesidir. Minberi gizem doludur. Minberin Mihraba bakan tarafında Güneş sistemi, diğer tarafında ise Galaksi sistemleri ayrı ayrı tasvir edilir. Kainatın Kül haliyle (Bütün) sembolize edildiği cami, ne denli büyük bir medeniyetin mirasçıları olduğumuzu gözler önüne sermektedir adeta.

Ahşap işlemecilikteki üstün sanatkarlık bir yanda, Astronomi bilgisinin sanatla ifade edilmesi diğer yanda.

Minberin doğu yakasına Güneş sistemi, batı yakasına ise Galaksi sistemleri yerleştirilmiş, bütün olarak kainat sembolize edilmiştir.

Mihraba bakan yüzdeki Güneş sistemi yerleştirilirken, 9 gezegen olması gereken yerde: büyüklük küçüklük yakınlık uzaklık, mukayesesi verilerek, bilimsel anlamda tam yerli yerine yerleştirilmiştir. Bu platformda Güneş ve gezegenler arasındaki büyüklük farkı çok fazla olduğundan (Güneş dünyamızdan 50 bin defe daha büyüktür) Güneş yerleştirilirken 9 daklacıklı kurs halinde yerleştirilmiştir. Ayrıca gezegenleri temsil eden kabartmaların motif olarak hiç birinin diğerine benzememesi o gezegenlere ait bazı özellikleri de sergilemektedir. Yine Kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesiyle oluşan çukur kanal çizgileri gezegenlerle Güneş arasındaki yörüngeleri de göstermektedir. Minberin batı cephesinde ise 7 adet Galaksi formatı bulunduğu, bu bölümde saman yolu gibi uzayda yer alan ana birimlerin 7 farklı detayına yer verilmiştir.

Yani Müslüman kardeşim,

Yani nitelik;

Emrolunduğumuz üzere tefekkürle mümkün oluyor.

Güzel günlere uyanın

Sağlıcakla kalın efendim.