Yeni eğitim öğretim yılının açılışı, bizi biraz maziye taşıdı.
1969-1974 yılları; Kozlu'da,Zonguldak-İstanbul Karayolu kenarında bahçesinde birçoğumuzun dizlerini kanattığı Atatürk İlkokulu. Diğer okullardan farklılığımız siyah önlüklerimizdeki yakalıklar üzerindeki A harfi idi.
Sınıf öğretmenimiz ve tüm öğretmenlere saygının ileri düzeyde olduğu yıllar.
Eğitimin ikili yapıldığı yıllarda bahçede toplanma yerlerimiz sınıfların sanki tapulu yeriydi. Hafta başı ve sonu bahçede İstiklal Marşı'nı dört ve beşinci sınıflar sesli okur, alt sınıflar kendini gelecek yıllara hazırlardı.
Cumartesi günleri öğlene kadar eğitim yapılırken, bugünlerde dahi popülerliğini yitirmediğini düşündüğüm okulumuzda inanıyorum ki binlerce insanın anıları vardır.
Milli bayramlarda okulları gayriresmi dillerde yarıştırdığımız tatlı rekabet; bugünlerde kimsenin hissedemeyeceği duygulardı.
'Bu bayramda en başarılı bizim okul.' gibi.
Günlük giyilmeyen pantolon ve ayakkabılar bayramda giyilir, bando takımının çaldığı marşlar eşliğinde resmi geçitte okulumuzu en iyi temsil etmeye çalışırdık.
Okullar arası tatlı rekabet ise birkaç günde unutulurdu.
Teneffüslerdeki kahvaltı saatinde büyük bir güğümden bardaklarımıza doldurulan sütle evimizden ekmek arası getirdiklerimizi katık yapardık.
Tedavülde sarı renk beş on kuruşları harçlık yaptığımız günler. Kantinden pasta, simit, kalem, silgi gibi sınırlı kırtasiye malzemelerini temin ederdik. İlin ekonomik ve sosyal yapısının anlatıldığı kalitesiz kağıda basılı 'Karaelmas Diyarı Zonguldak' kitabını kantinden satın alırkenki heyecanımı bugün tüm tazeliğiyle hatırlıyorum. En büyük sevincim ise aylık kaynak dergilerimizin dağıtılacağı haberini aldığım günlerdi.
Kırk beş yıl önce eğitim aldığım okulumu geçtiğimiz yıllarda ziyaret etmiştim.
Tebessümle andığımız o günkü yaşlarımızı bugün çocuklarımız dahi aşmış durumda.
Nereden nereye…
Okul bahçesinde yıllardır değişmeyen binayı seyrederken düşündüm.
Ne insanları mezun etti, o kişiler kim bilir bugün nerelerde?
Yaşam dinamik, yıllar insanı sürüklüyor.
Geçmişi düşünürken görevli arkadaşın davetiyle girdim sınıfıma.
Recep öğretmenim masasında bir şeyler söylüyor gibiydi. Okumayı seven bizleri teşvik eden mandolin çalmaya meraklı öğretmenim. Resim defterimde tabanca resmini görünce'Kenan hayırdır anarşist mi olacaksın oğlum?' diyen öğretmenim.
Babamız gibiydi; Allah rahmet etsin, bizde çok hakkı var.
Okulumuz, öğretmenimiz, ilkokul yıllarımız...
Yeni eğitim öğretim yılında herkese başarılar diliyorum.