15 Temmuz'dan
sonra FETÖ mensuplarına
yönelik olarak başlatılan
meslekten men etme, görevden uzaklaştırma,
gözaltı ve tutuklama listelerinde,
kamuoyunun
yakından tanıdığı
bazı isimleri
göremeyenler,
"himaye"
vurgusuyla
ateş püskürüyor...
Bu söylemleri
samimi biçimde
seslendirenler
var ama
şahsi mesele
veya siyasi husumet
yüzünden söz konusu iddiaları
öne çıkaranlar da
yok değil...
Mesela;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Berat Albayrak'ın
FETÖ okullarında
öğrenim gördüğü için
sosyal medyada
eleştirilmesi,
"siyasi husumet"
sonucudur...
Berat Albayrak'ın;
eşinin babası ve
çocuklarının dedesi olan
Recep Tayyip Erdoğan'a, 17/25 Aralık'ta yapılmak istenen
darbeyi gördükten sonra
FETÖ ile ilişkisini sürdürmesi
mümkün müdür?..
Biraz insaflı
olmak gerekmez mi?..
Başka örnekler de
verebilirim...
Samsun'da, 17/25 Aralık darbe girişiminden sonra
ilişkilerini koparan
siyasetçi, bürokrat ve işadamları
var...
Bu kişilerden bazıları
ya tutuklu ya da gözaltında...
Devlet bunları
pekala biliyor...
Yanlışlık varsa da
düzeltiliyor...
Ne var ki operasyonları sekteye uğratmak için
oluşturulan "himaye" algısı,
Anadolu'nun bütün kentlerinde
fısıltı gazetelerinin
manşetlerinden inmiyor...
Hiç kimsenin örgüt mensubu olduğu
bilinen birini himaye etme
şansı da yok hakkı da...
23 Eylül tarihinde
"Sabreden görecek"
başlıklı köşe yazımda
ifade etmiştim...
Hiç kimseye "tolerans" yok, diye...
Ne var ki; devlet de birileri istediği
için ne kimseyi ifadeye çağırır,
ne de gözaltına alır...
Bu işin bir de "vebal"
tarafı var elbette...
15 Temmuz gecesi
şehit olup toprağa
düşenler ile gazilerimizin
ahından söz ediyorum...
17/25 Aralık'tan sonra
FETÖ'ye kaynak aktaran,
örgütün direktifleriyle
iş yapan ve kumpaslarda
parmağı olanları
"himaye" eden veya etmeye
kalkışan, makamı ne olursa olsun
hem vebal altında kalır hem de
suçlu sayılır...
Sözde askerlerin şehit ettiği
insanların aileleri, gaziler ve FETÖ kumpaslarında
mağdur olanlar da
gün gelir, onların yakasına yapışır...
Bekleyelim görelim...

-