Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sayın Mehmet Görmez Hocamızın aylık bir derginin(Altınoluk, Ağustos 2016) sorularını cevaplandırırken önemle işaret ettiği konuları vermeye devam ediyoruz.
Bunlar, yalnız Türkiyeli Müslümanların değil, bir bütün olarak ümmetin sorunlarıdır.
Sayın Görmez, ' Alem-i İslamın pek çok kıtlığı var. Ama en büyük kıtlık alim kıtlığıdır. Resul-i Ekrem'in alem diye tasavvur ettiği alim bugün yok. Hep bunun üzerinde durmalıyız' diyor.
O, FETVA KONUSUNDA DA MUZDARİPTİR.
Müftüyü, 'Allah adına imza atan' kişi olarak tanımlamakta ve sorumluluğuna dikkat çekerek, 'nefsi ve kuruntularıyla hareket ederek 'Kur'an ve Sünnet'i dışlayarak zann-ı galiple fetva verirse Allah'a ve Resulüne iftira eden bir yalancı' olarak ifade etmektedir.
Sayın Görmez Hocamız, İslam dünyası için iki önemli kırılma noktasına dikkat çekiyor:
Bunlardan, ' birincisi bilgiyi dini ve dini olmayan diye tasnif edişimiz. Bu bir kırılmadır. İslam medeniyeti asla bilgiyi dini ve dini olmayan diye…ayırmaz…Faydalı ve zararlı diye ayırır.'
'Bir diğer kırılma noktasını da tekke – medrese ayırımında yaşadık…Oysa ki her ikisi de birbirine o kadar muhtaç müesseseler ki biri olmadan diğeri asla var olamaz... Dolayısıyla tekke medrese geleneğinin birbirinden ayrılması, bugün bizi içinde yaşadığımız sorunların kaynaklarından birisine götürür.' Diyor Sayın Görmez.
Sayın Görmez Hocamız, İslam dünyasındaki terör olayları ile ilgili sorulan soruya verdiği cevapta ilginç bir yaklaşım sergilemiştir.
Bunlardan birincisi, kitabı ve Sünneti kaynağından kopararak sadece kendi ideolojisi çerçevesinde okumaktan kaynaklanması…
Böylelikle de, ' adaletin gücü değil, gücün adaleti hakim oluyor… Ve' kitabı silaha dönüştürüp kendi kardeşimizi katlediyoruz.' Buna ilave olarak siyasi, sosyal ve kültürel nedenlerden de söz ediyor. Örnek olarak da Afganistan ve IŞİD'İ vermiştir.
İslam dünyasındaki teröre kaynaklık eden ikinci bir neden de din içindeki tartışmalardır.
Sayın Görmez Hocamız, bu noktada kargaşadan söz etmekte ve 'bugün nevzuhur denebilecek yeni birtakım akımların ortaya çıkmasından' şikayetçidir.
'Zira bu akımlar selefilik ve modernizm adı altında usulden yoksun, kurmuş olduğumuz bütün medeniyetleri yok sayarak Kur'an-ı Kerim bugün gökten sayfalarla kendilerine inmiş gibi yaklaşıyor, hareket ediyor.'Bunlar meali eline alarak yahut Arapça bilen birisinin Kur'an-ı Kerim'i eline alıp oradan hükünistinbad etmeye çalışması tek kelime ile cinayettir. DİNİN ALEYHİNE /ZARARINA İŞLENMİŞ BİR CİNAYET OLUR BU.' Diyor Sayın Görmez.
Belirtmekte yarar vardır ki, din içindeki bu tartışmalar İslami kardeşliği, dolayısıyla iç barışı bozmakta ve cemaatleri tartışılır hale getirmektedir. Söz konusu bu şarlatanlara prim vermemek dileğiyle selam ve sevgiler..