FTÖ'nün algı operasyonlarına malzeme teşkil eden eylemleri, her gün medyada yer almaktadır. Ancak bu eylemlere temel teşkil eden saiklerden söz edilmemektedir.
FETÖ'yü oluşturan temel dini, tarihi ve mezhebi dinamiklerden söz edilmemektedir. Bunların bir daha yaşanmaması için söz konusu dinamiklerin tartışılmasının gereğine inanıyoruz.
Bu konuda ilahiyatçılarımızın, tarihçilerimizin ve sosyologlarımızın suskunluğunu doğru bulmuyoruz.
İran devrimi gerçekleştirildiğinde Şia mezhebini bilmeyen birçok gencimiz Batı emperyalizmine tepki olarak Humeynici- İrancı olmuştu.
O zaman da birçok ilahiyatçımızın suskunluğuna rağmen uyarılarımızı yaptık fakat yeterince başaramadık.
Bugün, o günkünden daha büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.
'GECE BASACAKSIN- ŞAFAKTA ASACAKSIN' sloganını günün her saatinde belli Müslümanlar için ibadet aşkıyla tekrarlayan bir cemaatle karşı karşıyayız.
Bu durum Peygamber(sav)'den daha takva olduğunu haykırırcasına O'nu(sav) adaletli olmaya çağıran ilk harici olarak kabul edilen Hurkus b. Zuheyr'in durumuna benzemektedir.
Bu hareket, Peygamber(sav)'e ve O'nun yolundan giden Ehl-i sünnet, hatta diğer mezhep alimlerine YENİ BİR DİN VE MEZHEP ÖĞRETMEKTEDİR.
Gücü kullanarak insanları hapse tıkamak, servetlerine el koymak tek başına asla yeterli değil ve olmayacaktır.
Burada yıkıcı güçlerin etkisiyle içten içe örülmüş bir dini ve siyasi algı vardır.
Hariciliğin ve Talibanizmin dini ve mezhebi dinamikleri olduğu gibi Gülenizmin de bunlara benzer dayanakları vardır.
Bazı İslam ülkelerinde gelişen Müslüman Kardeşler, Tebliğ Cemaati, Hibut- Tahrir, Selefi akımlar, Cemaat-i İslami ve Milli Görüş ve benzeri çağdaş İslami hareketlerin hepsi devlete karşı ayaklanmayı haram kabul etmişlerdir.
Aynı şekilde dini mezhepler de devlete karşı ayaklanmanın(fasık ve zalim de olsa) haramlılığında icma etmişlerdir.
Konu ile ilgili inşallah gelecek yazılarımızda daha geniş bilgi vereceğiz.
Bilgimize istinaden diyoruz ki, Gülenizm, kaynakları ve insana bakış açıları ve eylemleriyle harici hareketten önemli izler taşımaktadır. Yetkin ilahiyatçılarımızın bu konuyu ele alıp Müslüman kamuoyunu aydınlatmalarının gereğine inanıyoruz.
Selam ve sevgi ile…