Sonbaharın sisli günleri…

Esiyor, güz yelleri…

İçimdeki yaralı kuş, ağır ağır kanatlarını çırpıyor…

İçimi acıtıyor!..

Gazeteden,Yazı İşleri Müdürüm arıyor:

'Köşe yazın gelmedi hocam.' diyor.

***

Ne yazacağım ki?

Dünya karışık!

İçim karmakarışık!

Masam dağınık!

***

Dergiler, gazeteler kitaplar…

Bir kitabın arasından bir not kağıdı düşüyor yere.

Alıyorum.

Bakıyorum…

***

Türküm doğruyum çalışkanım…

İlkem, küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak

Yurdumu milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek ileri gitmektir…

Ey Büyük Atatürk!..

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne Mutlu Türküm diyene!..

***

Andımızdı!...

Öğretmenlik yaptığım yıllardan kalmıştı.

Şimdi okullardan kaldırılmıştı.

Yazık!

***

1981-1983 Eğitim – Öğretim Yılında öğretmenlik yapmıştım.

Sarıışık Köyü'nde 4-5 sınıfları okutmuştum.

Akşamları da okuma –yazma bilmeyenlere ders vermiştim.

Okuma-Yazma Seferberliğinde eğitmendim.

Tarlasından gelen çiftçimize alfabeyi öğretmiştim.

Askerden gelen oğlunun, mektubunu okumayı da…

Resmi evraka parmak basmak yerine, imzalarını atmayı da…

Türkiye haritasını ezbere çizemeyeni, çarpım tablosunu ezberlemeyeni, hele hele andımızı söylemeyeni mezun etmezdim!..

Ancak, andımızı her sabah çocuklarımızla söylerken, büyüklerimizle hiç söylememiştim!..

***

İşte bu not kağıdı,o günlerden kalma bir öğrencimindi.

Kırmızı kalemle andımızı yazmıştı.

Sınıfa asmıştım.

Kendisine hediye kitap almıştım.

Nasıl da sevinmişti.

Adı Refik Mırık'tı.

Memuriyet yaşamına atılmıştı.

***

Şimdi okullarımızda andımız kaldırılmıştı.

Yere düşen bu kağıt, bendenize geçmişi hatırlatmıştı…

Gün gelecek köylerimizde, mahallelerimizde, kasabalarımızda, şehirlerimizdeki okullarda çocuklar andımızı okuyacaktır…

Türkiyemiz aydınlık yarınlara varacaktır…

***

Evet, şimdi sonbaharın sisli günleri…

Bıçak gibi esiyor, güz yelleri…

Yüreğimdeki yaralı kuş, kanatlarını çırpıyor!..

İçim kanıyor!..

Gazeteden Yazı İşleri Müdürüm Okan ARALAN arıyor.

'Köşe yazın gelmedi hocam.' diyor.

Gönderiyorum.

Çalışan arkadaşlara selam söyle diyorum.