Gazetelerde boy boy; Ortadoğu'da, Uzakdoğu'da, Yakındoğu'da, Afrika'da katledilmiş bebek cesetlerine sarılmış anne ve babalar…
Suyu acıyla yudumlatan
Yürek ağrısıyla yaz yazabilirsen.
İçimin oyuklarına saklanmış
Mazlumların gözyaşlarıyla dolu kalem…
Sayfalar,
Zalimlerden kalma kirlerle dolu.
Bir dua kadar
Temiz olamazdı elbette.
Bu tabloya
Beddua yakışırdı ancak:
Hangi ölümü reva gördüyseniz,
Ve görüyorsanız hala,
Beteri nasip olsun coğrafyanıza.
Hangi zulmü seyrettirdiyseniz,
Ve seyrettiriyorsanız hala
Bin misline şahit olasınız ülkenizde.
Gökten kayan yıldızlar gibi
Peş peşe kayıp,
Kayboluyor insanlar.
Karanlığa esir oluyor aydınlık.
Göz, gözü görmüyor.
Vicdan, vicdanı duymuyor.
Hissizleşmiş bir vahşetle geçiyor günler.
Ağlamaktan başka
Bir tepkisi kalmıyor çaresizliğin.
Varil varil emiliyor yerde olanlar
Tanker tanker taşınıyor bu karanlıkta.
Ne suyu kaldı göz dikilmedik
Ne toprak altında katran
Ne de toprakkk...
İyi kalmadı sanki
Ağaç kalmadı
Yeşil kalmadı
İnsan kalmadı
Mavi değil sanki gökyüzü
Su rengini bulmuyor.
Ne bebek, çocuk olabiliyor artık
Ne çocuk, genç.
En erkenden katloluyor insanlar,
En erkenden kahroluyor.
Ne diyelim
Kurumuş bir dil ve damakla?
Ne diyelim
Bin parçaya bölünmüş bir kalple?
Kanında boğulasınız inşallah mazlumların,
Parçalanmış bebek cesetleri gibi
Paramparça bir ruhla yaşayasınız.
Nenemin bedduası gibi
Eviniz yıkıla
Per perişan olasınız.
Kargalar getirsin size
Bütün kara haberleri
Göğünüz
İçiniz katran kesilsin.
Pislikler dünyası
Bebek katilleri
Aç gözlüler,
Aç yırtıcılar…
Siz!
Siz başka, güzel insanlar
Güzel günlere uyanın
Sağlıcakla kalın efendim.